ŞANS: ORADA OLMAK
SORUMLULUK: ORADA OLMAK
Hem şans hem sorumluluk orada olmaktır. Şanssızlıkla birlikte şans. Tipik örnek Adalet Ağaoğlu: Adalet Ağaoğlu günün birinde Sarıyer-Yeniköy’de sırtı caddeye, yüzü Boğaza bakacak şekilde oturup seyrediyormuş. Tam o dilimde bir minibüs mü ne caddede kaza yapıyor, çarpışıyor, araç takla atıp göktaşı gibi Adalet Ağaoğlu’nun başına düşüyor. Yazar ölümden zor dönmüş. Ameliyatlar, hastaneler. Olasılıkla ikinci hayatını yaşıyor, bu bizim bildiğimiz kadarı. Kim bilir kaç kez ölümle burun buruna gelmiş de yeniden dirilmiştir. Şimdi Adalet Ağaoğlu’nun böyle bir kazaya kurban gideyazmasında suçu, sorumluluğu neydi? Bir konu daha; özellikle yazında veya genelde sanatta gök kubbe altında söylenmedik, çizilmedik, yazılmadık, değinilmedik şey kalmadı. Her yeni, bir eskinin çeşitlemesi, yeniden üretimi. Bu durumda elimizi kolumuzu kavuşturup sessizce ölmeyi, dünyadan geçmeyi nasıl bekleyeceğiz? Zorunlu olarak kendini anlatım çabası var. İster sanat olsun, ister tedhiş olsun; yüze tükürme var, ‘sensin!’ deme var. Bir görüp fark ettiğim, al yanına seninkini de, ilk kez sana açılan şey, senin bulguladığın açı olabilir. Basmakalıp, kopyalama olduğundan eminsen susta oturayım, yoksa ya dökülüp anlatılacak, ya çürümeye, mayalanmaya alınacak. Gene orada olmay ve andalıkla bağlantılı hissediş, bilgileniş, açı buluş, örgütleyebiliş sorumluluklarımız bizi bekliyor. Kaçmaya dair sorumluluklar bile orada olma bilinciyle tartılacak.