Kır taraflarım ağardı.Yaşlanmak bir delirme,Bana bir şey kalmadı geride.Ah, delirmek, sızılı yok oluşum.
Yazar arşivleri: Mehmetİbish
RAHATLAMA
Ama beni bıraktın Bunun için hoşum sana Umudum göçmüş Öteyerde Gözlerin artık benim İçimde rahatsın Suçun açıldı Sevincim -güzele vurgun Sona mı vurgundu? Yosunlu -ıslak -kara -yorganım 8 Şubat 1998
KAVUŞULMAYAN
Bedenine dokunmadıkça sana bulduğum tüm sıfatlar yalan ve havada gibi geliyor. Dokunsam ne adlar bulurum, çıkarırım. Bilgiyi bedenselleştirmem gerekiyor. Demek ki sen kendine ekşiyecek et muamelesi yapıyorsun. Demek ki senin sevgiden bile korunman gerekiyor; inancın artık “serin sevgi” mi? “Çok muhabbet, tez ayrılık; uzaktan sevmek iyisi,” uzlaşma ve uzaklaşmasına mı ulaştın? Her şey olacağına varır“KAVUŞULMAYAN” yazısının devamını oku
DİSKO
Önümde vicdanlarım dans ediyor Zorluyor gösteriyor Mutlaka mı? Kaçamaz mıyım? Bakmasam da yerinde dursalar. Görevim bu. Zevkim olunca gidecekler. İşim iş, yüklü işsizim Bağırmayacağım Baksam da görmeyeceğim Usulca söz ağlayacağım Beyaza Acındırmayla kurtulacağım, utanarak Başlayacak Başladı bile. Side, 2 mayıs 1998
MAVİ
Işıl ışıl üzgün mavi Jestin mimiği, özür dileyen özgürlük Ağlayan pervasızlık Suçuma suç katıyor Utancıma yalnızlık Umudum değerli, değersizliğim umarsız Hep çevrendeki hiç olayım Büyümeyişimdekini omzumda dinleneyim İstemeden Side, 2 Mayıs 1998
Ya sen beni benden fazla seviyorsan?
Ya sen beni benden fazla seviyorsan? Kendini anlatma güçlüğün varsa duygusal olarak yüklüyken? Hiç olmayacak bir şey değil. Benim biraz geri çekilmem mi gerekiyor? Sana anlatım ve eylem alanı bırakmam mı? Kendimi hem salak, hem akıllı-dengeli hissediyorum. Hata yapsam da (herkesin hata diye adlandıracağı) seni yitirmeyecekmişim, sana itici gelmeyecekmişim gibime geliyor. İstiyorum. Seninle her şeyi“Ya sen beni benden fazla seviyorsan?” yazısının devamını oku
Giderek Umutsuz Mu Oluyorum?
Giderek Umutsuz Mu Oluyorum? Nereden çıktı bu? Varmışsa fark etmek için geç, yokmuşsa ortaya çıkması için geç. Yerli mi, gezici mi? Dünya işleri umutlu da olsa umutsuz da olsa gidiyor, kendi kendine. Korku üretmek için uygun bir alandı. Şimdi daha sıkı alanı buldum galiba: sevgi alanı. Daha başlangıçta kendini belli ediyor uyumsuzluk. İlk görüşte sevmek“Giderek Umutsuz Mu Oluyorum?” yazısının devamını oku
YAPAMAYIŞIM
Yapamayışım seni de rahatlatacak, olmayacaktı zaten dedirtecek olmaya da bilir hani. Kendime ve biraz da sana karşı uğraş veriyorum. Temkinin, kıskanışın bana azim mi veriyor, umutsuzluk mu bilemiyorum. Kaygan zeminde sağa sola, ileri geri yalpalıyorum. Hayalim özgürlük içinde dayanışmaydı. Bunun dengesini başaramadım. Giderek kısıtlılık içinde dayanışma olur mu diye umar oldum. Kayıpları azaltma endişesi mi,“YAPAMAYIŞIM” yazısının devamını oku
KARANLIK KARARSIZ
Bir evlilik gördüm, koskocaman da olmayan evde iki yalnız, yabancı, zavallı insan dip dibe vermişti. Nasıl sürdüreceklerdi evin bütünlüğünü? Tanınmaz hale geldiğini düşünmek… Rol yaptığım, kendim olamadığımı da içeren bir eleştiriyi davet edebilir mi? Verdiğim ödünlerin geri alınmasında tek sorunum incelikle mi ilgili? Artık hesap çağına mı geldim? Olanakları daraltmayan temkinli hamleleri yeğlediğim görülüyor. Aşkım“KARANLIK KARARSIZ” yazısının devamını oku
Yaşamın Kıyısından Notlar
İnsan ne zaman ölümü düşünür? Ne zaman yaşamın ta kendisini? Kim mutludur? Kim mutsuz? Anlam arama çabasına ne zaman vakit ayırırız? Yaşam aslında sanıldığı kadar uzun mudur? Ya da acele etmemiz gerektiği kadar kısa. Size de zor geliyor mu yaşamak? Yemek, içmek, çalışmak, koşmak, belki de sevişmek? Ne zaman sorgularsınız bunları? Ne zaman bıkarsınız yaşamdan?“Yaşamın Kıyısından Notlar” yazısının devamını oku
SIKINTI BENLİĞİ
Hiç başlamış mıydı bu ilişki, var mıydı? Olacağı buydu herhalde. İki arada bir derede kaldım. Hayranlığım pörsüdü gibi geliyor, eğer haksızlık etmiyorsam. Güzellik gereksinimim karşılanıyor, direnç gereksinimim karşılanıyor, ne yapayım, korkumu nereye koyayım? Korkum, güvensizliğim bir gereksinim mi? Bu ilişki son durağım olsun mu? Çocuk oyuncağı mı değil mi insan buluşması? Kendime ne yanımı kılavuz“SIKINTI BENLİĞİ” yazısının devamını oku
BİR DUVAR BİR DUVARA NE DEMİŞ?
— Öpüşelim! — Öpüşemeyiz, aramızda duvar var. — Aramızdaki duvarı yıkalım! — O zaman biz de yıkılırız. — Yıkılırken öpüşelim, hem sarılırız da. — Kısa sürerse öpüşmemiz? — Korkun bu mu, kısa sürmezse hiç öpüşemeyebiliriz. — Kişiliğin etkilenebilir. Hem senin pişman olacağın bir durumda kalmanı istemem. — Engel olan duvar mı, duvar olman mı? —“BİR DUVAR BİR DUVARA NE DEMİŞ?” yazısının devamını oku
İpim İpim Çağrışım
Güven, bağımsızlık, istenç, özgürlük, zorunluluk, yazgı, sevebilme, mutluluk, mutsuzluğa katlanma, sevememeye katlanma, pişmanlık, öngörü, kabullenme, doyma, doyumsuzluk, karmaşa, uslanma, yetmezlik, bekleme, rastlama, karşılaşma, etkileşme, sessizlik, suskunluk, üzgünlük, anlatım, coşku, kaygı, öfke, arama, bilemeyiş, güçsüzlük, sonluluk, inkar, kuraklık, çöl, çürüme, çeliklenme, sertleşme, yumuşama, bilgelik, kaybolma, heplik, hiçlik, zamansızlık, başağrısı, dişsizlik, diş çektirme, çene tutulması, cayma, zamk,“İpim İpim Çağrışım” yazısının devamını oku
PAPATYAM
Papatya falım olasılıksız dökülüyor“Seviyorum –sevmiyorsun –Seviyorum –sevmiyorsun..”Bu ne fal, umudum kalmadıBen hep seviyorum çıkıyorum?Sen hep sevmiyor çıkıyorsun!
KENDİMİ BİL
Tek yol kendini bilmek, tek macera kendinden kaçmak. Yaşam, kendini bilmeyle bilmeme, sorumluluğunu almayla almama arasında savaşalaşım olarak sürüyor. İnsanın kendini zamanla tanıması özünde ve zorunlu olarak otoerotik, otoagresif bir süreç. Öbür yanından bakarsak, kendiyle tanışmadan ölmek bir kısmet mi, kazanç mı? Kendini bilmek (hele sabit nokta olmadan) olanaksıza yakın. İçe bakış çok önemli, daha“KENDİMİ BİL” yazısının devamını oku
ARAYIŞ
Ne zaman kendimi arasam, hep meşgul çıkıyorum.Vallahi, kendime neden ulaşamıyorum, ne meşguliyetim var bilmiyorum!“Ucuzluklarda, kampanyalarda kendimi soruyorum.” — Ama ben hep sen’i arıyordum?Araman gerek, ruhunun besini bu arama,Hep ben, hep sen değil.(Kaç farklı kişiye “Sen o musun?” diye umutlu sordu.)
EN ZOR AYRILIK
“Sevmek, sana dik dik bakan fotoğraftır. O aşk tozudur.” Severken ayrılmak. Sevilirken ayrılmak. Sevgisini sevilenin hizmetine sokamadığı, iyiliği haline getiremediği için ayrılmak. Sırf açmaz çıkmaz ve beceriksizlikten, ayrıca kara beklenti ve önyargılardan ötürü ayrılmaya zorunlu olmak. Yine de sağolsun ayrılık. Yaşamanın yine de olanaklı olup sürdüğünü, görülecek günler ve çekilecek yükler olsuğunu deneyimletti. Ayrılmasam daha“EN ZOR AYRILIK” yazısının devamını oku
AHLAR
Acılar gece saldırır,Köşeye sıkışan her çaresizliği kurar.Arkanı dönüp sesimi duymazdan mı geleceksin?Anladım, yalnızlık içinde birleştik.Dayanamam dedim, yenilme izni aldım,Aşil topuğum affetmek,Ne olur deme, deneme.
ET BENİ
Ben aldırmak,bebek aldırmak.Kendini aldırmak.Kendisiz kalmak. Ne olacak kızım,kalan kaldığıyla kalıyor.
SIFIR
Sıfır her şeyden büyük,Uzay geliyor.— Varsa büyüktür.
ARS KUŞLAR
– Cemal Süreya’ya Ars longaVita brevisHayat kısa sanatUzun kısalıyorUçlar kuş Mars longa, vita brevisSavaş uzun, yaşa kısaHayat kısalık Kuşlar mutluluktan değil,Kuşlar kısaHayat uçuyorO uçuş, kanatları varoluşu sorgulama.
GÜN TÜN
Korkun ve sonsuz sevincinGece gündüz, yaz kış…Eşitlik geçici,Zulümler taraf değiştiriyor.
NE İNSAN
Çiğ hamur.İnsan çiğ,Hamit ve ham et.İnsan, etiyle sağır.Toplu yaşamak zorundaki yalnız.Eti kendinin alt kümesi,Bana nedir sana ağır?
SIĞMAZSIN
Bir halk bilgesi, ilk karşılaşır karşılaşmaz çok sıkıntılı gördüğü dertli arkadaşıma doğaçlama bir söylev çekti. Küçük dilini yutuyordu. Yaklaşık şöyle: “Kabul etmezsen sığmazsın.Hiçbir yere.Sığdırmaya çabalama.Bastırma, sığdığını hayal et.O sığacak, bedenin genişleyecek;ruhun daraldıkça bedenin büyüyecek.”
CORONA’DA
Anadolukavağı söyleşileri: — Camiye gidicem ben.— Cami yıkık, üstüne ağaç devrildi. Cami cemaati 8 kişiydi. O zaman ne yapıyordu bu mendeburlar? Birinin tam omzuna koluna inmiş.— Şimdi en rahat yer Kars Vegas burda.— Vücudun merkezi kalpse Kavak’ın vücut merkezi Tekel Bayii.— Ben ganyan bayii sandıydım. — O muhabbet kuşları kafeste yaşayacağına ölsün daha iyi.— Aslında“CORONA’DA” yazısının devamını oku
TOPLUCA
Toplum bir çiçek, -etobur-Çek senede dava karar topluma itiraz edilir.— yaşamak gerek.Her can bütünü tadacaktır..Etobombardımendebur.
AĞLAYASIM
Nefesim sakin, – ve engellenmişderinlik arıyor.Ağlayasım var, ağlamayayım neden yokgözlerim yaşlı, ben yaşlı-
KONTRPİYE
– Bu zarfları yalamamız gerekiyor muydu? Neresinden yalamalıyım?(Sandık kurulu birbirine bakar ve gülümser.)– Siz arkasından yalamayın. Zarfı öylece kapağı içine şekilde bırakın.(Olamaz, inşallah bunu soran Memet değildir.) (Netekim Mehmet’ti.)
KIRARMA
Kır taraflarım ağardı,benim sarktı.Yaşlanmak delirmeymiş.bir şey kalmadı geriye. Delirdiğim, yaratıcı yok oluşum.Duruş gibi.
ARI HAZ
Arı, haz haz haz!En iyisi, her gün bir arzu yolla,bir arzu al.– Az az, haz –Haz almasan, haz iste.. Arzu dolu çamaşırlar, yırtılmak ister.
DÖN
Temelde evet dönBak dön hisset dön yapma dön yap dönİçe içe dön ağlaya ağlaya güle güle dönDur dön durma dön
RÜYA GÖR
Ah bir rüya gör,Alsın götürsün seni uçlarına.Bakışı koksun, damlaları yayılsın kınkanatlarcaUyanış tat, kalkımın gepgerçek düş olsun.
BAMBU
Pearl S. Buck’ın 1967’de Türkçeye çevrilmiş bir kitabı var: Bambu. Halamın kızı Aliye’nin kitabı olmalı. 1975’lerde Muğla’da halamın evinin çeşitli köşelerinde gezinirdi. Nadir Kitap’tan baktım, 584 sayfaymış. Evde bir sürü okul çocuğuyuz, hiçbirimiz bu kitabı okumazdık. Halakızım okumuştur. Yeşil bezimsi mukavva kapaklı -en dış kağıt kapağı sökülmüş veya kaybolmuş olmalı- ciltli bir roman/kitaptı. Belki önemli“BAMBU” yazısının devamını oku
NON HAİKU
Ötüken’den gelirim gelirim,Atım da öpüşkendir,Aman hey aman.
FOTER
Ben çocukken foter parçaladım mı? Daha doğrusu mantar safari şapkası. O şapka mantarlarını pinçik eden ben miydim? Nereden bileceğim yoksa şapkanın ufalanabileceğini? Kara Mehmet’le birlikte gözüme geliyor foterin görüntüsü. Bir parçasında metal halkalı bir hava deliği oluşu. Saksı gibiliği, insan tenine uyumlu rengi. Kara Memed nerden bulmuş? Ben nerden bulabilirdim? Kara Memed’e kötü davrandığım, zarar“FOTER” yazısının devamını oku
COŞKUŞ
Gök Denizin gözlerine bakıp, İstanbul seni yenmeye geldim diycem.Sonra, martılar karga karga gaklayacak.Güneş başka doğacak,Ve hiç yorulmadan batacak.
SEVMEYECEĞİM
Sevmiyorum işte seni, sevmeyeceğim.Koronerden gelme baskıyı kalp ağrısı bileceğim.Yattığım yerden özleyecek,Neremin uyuştuğuna bakacağım.
SÖZKERİM
Var olmaya dur diyelim.– Yok olup gidemeyeceğiz. *** Dervişin neresi çürürse orası konuşur. Bu da kabul edilebilir bir iyiliktir. *** Ceset yani ölü vücut, sessiz bir karşıtlık ve düşmanlık içindedir. Bütün arzu ve eylemlere karşı susar, ama her şeyin karşısındadır, kolaylık sunmaz. *** “Ben kimim”in dibi, “ben neyim”. “Ben neyim”in karşılığı, “ben bir enerjiyim” benzeri“SÖZKERİM” yazısının devamını oku
KARA BEN
Yalnızlık kara su, kopkoyu kendilik aynası.Ucuzluklarda, kampanyalarda beni arıyorum.Bul belanı, çorak derinden fırlamaya çalış.Dünyaya çılgınca kör bak -dokunulup-
ANIVATAN
Kayıp cennet. Ne yok olur, ne var olur,Söz verilmiş düştür, en iç cebinde..Her ne yapsam kanıyor, ölesiye dinmez.Oldum bittim işler elim, yan evrende taş örüyorum.Evim senin, aklın benim, bende.Gomidas’ım yerde, Hırant’ım senin.-Ermeni’ye Anadolu Anıvatan-
BALICIK
Saçı kuyruklarında balıklar..Gözleri pört eşek gözü ama-Çok şükür akılsız, yarı su.
YAPRAKLARCA
Her şeyle birlikteYaprak yaprak yaprak,Düşüyor düşüyor düşüyorum. Hayat inişte, her şeyler yaprak.Rüzgar tozduruyor, kafası karışmışları.Geçici yükseliş, burgaçlanmalar..Bitim bütünlenmeye, ister ağla inleEn olgun yol da kapkaraya. Kimden beride, kime göre geriDeney yokluk öğretiyor,Can acısı, acı, büyüğün çağrısıHızlısından çok, yavaşı.– Daha olmamışı ışıkDuran ölü, ağlar ölecek, ölesi kıpırdarAk ölü. Kara ölü. Boz ölesi.
GEÇİYOR
Geçti gitti,Gitti geldi –– Gitti gider. Gelir geçer.Geçer gelir. Geçti kaçtı gitti say!
SİLKME DÜŞÜ
Sabah kuşluk arası düşü. Efendim, teyzemin Hasanpaşa’daki evinde gibiyim. Yamaçlık, sık apartmanlı bir mahallede, en üst kat gibi bir daire. Daha üstümüzde çatı var. Ben sanki çok durmayacağım, gidecekmişim, gitmeden önce, o da teyzemin evinde olan Elif’e bir dersler gösterecek, bir şeyler öğretecek gibiyim. Elif’in lisede belli başlı derslerine yardım eder, özel öğretmen gibi gider,“SİLKME DÜŞÜ” yazısının devamını oku
ACI ÜÇLET
Yavaş yavaş acı çekeceğime,Yavaş yavaş acı çekerim daha iyi.Beni öldürmeyen şey beni çürütür, hak.
ÖLÜM ÜÇLETİ
Ölü olun ey insanlar, bunu ister Tanrınız. Ey inananlar. Allah herkesi affediyor. Ölüm var, herkesi de affedecek.
BİR BİREY
Birimiz, kaderi taşlaştırır; birimiz, taşı kaderleştirir. Öbürü kendinde birini, biri kendinde öbürünü arar. Dünyanın işleri, dolaşık yolları. Her an kaderimiz ve kişiliğimizle yeniden yüzleşmeyle, zarları yeniden atıp kararları yeniden almayla karşı karşıyayız. Zihnimizde yeniden çerçevelemek de bir kader işlemi ve bunun yordamı. Bütün otoburlar hemen hemen aynı boku yediği halde niye bokları farklı farklı? Üslup“BİR BİREY” yazısının devamını oku
DİYET REJİM REJİM DİYET
Eşanlamlılar çokluğu: Diyet, rejim, kilo verme, zayıflama, sağlıklı beslenme, diyetetik… Rejimi, rejim yapmayı doğrudan beslenme anlamına bile çeksek, yönetim işinde olduğu gibi tür, bölge, alan var saymalıyız. Pratik kullanım hep bir “zayıflama rejimi” yönünde, oysa bir “şişmanlama rejimi” de doğal olarak söz konusu. O alan, o konu rejim sözcüğü kapsama alanından çıkarılmış durumda. Şişmanlama peşindekiler“DİYET REJİM REJİM DİYET” yazısının devamını oku
CİNİM
Ben cin Can.Daha kahvaltıda boynundayım,Pek ağır değilim, ferah ol.
ZEMAN ÜÇLET
Armutlar, ayılar olgunlaşıyor,Hem av, hem avcı.– Zamanın adaleti –
PARASIZ YATILI TARİH
Parasız Yatılı Tarih Ufakken, okulda parasız yatılı okuduğum zamanlar… Alışkanlığım, tutumum kısmen üniversiteye kadar sarktı. Babamın gönderdiği mektupların zarfını ters çevirip yapıştırır, yanıt mektubunu onunla gönderirmişim. Kız kardeşim hatırlattı. Çoğu anımızı o daha iyi anımsar. Kız kardeşim sıladan haber geçen ilk ve mektup arkadaşımdı. Köyün haberini, tarihini, coğrafyasını anamdan başka ona sorarım. Ortaokul yatılılığında gizli“PARASIZ YATILI TARİH” yazısının devamını oku
KÖK SUÇ
Ortaokul yatılılığında gizli ve bağışlanmaz varoluşsal suçu olanlar ne gündüzlüler, ne evci yatılılardı. Aslında hepimiz kardeş ve eşittik. Solcusu, militanı, hanım evladı, şuralı, buralısını da ayrı bilmezdik. Herkes herkesi eri geci, ıncığına varana tanırdı. Hatta kötü ve eksantrik olanlarımız bile küçük birer aşağılanma ve zorbalık tazminatı karşılığında eşit yoldaştı. Hafifçe, ama farkedilir aşağı kıdem, ters“KÖK SUÇ” yazısının devamını oku
KÖPECİK
KÖPEK.Dikkat, var köpek!Köpek değil köpecik… Doktordan, az kullanılmış, az sevilmiş ikinci el köpek. Bakımları tam, kuaförlü, eğitimli, ultra lüks, denizgören, yürürü mükemmel. Meraklısına okazyon, fırsattır. Ne köşe işaretlemesi, erkek köpekler tümden prostat galiba. Sevan Nişanyan’a göre köpek sözünün ortaya çıkış tarihi it sözcüğünden daha yeniymiş. Kökeninin köp yani “çok” olduğunu öne sürüyor. Dikkat çekici ama“KÖPECİK” yazısının devamını oku
SÜMÜKLÜ CÜCE
Hastanenin bahçesinde motoru ağaca fazla yakın, yapraklarıyla içiçe park etmiştim. Çıkışta motor camında bir şey fark ettim. Bok damlası kadar bir toprak parçası. Elimin tersiyle savurup pürüzsüz görüş sağlamalık, ufak bir pislik. Yapmadım ama. Yolda sol açık şeritte biraz hız yaptım. Bizim toprak parçası düşmemiş. Çamurluca, yapışmıştır. Yolda daha gidiyorum. Biraz dağılır gibi. Biraz daha“SÜMÜKLÜ CÜCE” yazısının devamını oku
BOKS BOKSÖR
BOKS BOKSÖR Ellere kapalı boks seanslarında, yumruk yumruğa sevişmeye çalışmak… Herodot ve Antik Yunan dünyasının boksörleri Melankomas ile Diagoras. Efsane Theagenes de pankreas ve boks uzmanıymış. Rodoslu Diagoras daha olimpiyat efsanesi olmadan, boks stili sayesinde adından söz ettiriyordu. Diagoras her zaman kurallara uymaya dikkat eden zarafet ve vakar sahibi bir adam olarak bilinirdi. Seyirciler, onun“BOKS BOKSÖR” yazısının devamını oku
KARANLIKLAR
KARANLIKLAR Beni görmeyi çok istiyorsan memelerini aç da gel.. Memelerin açık olursa kendi yönlerini bulur, sana da yolu açarlar.. Amcağız nasıl bilinçli karanlıksa, meme de öyle bilinçli bir kümbet yuvarlaktır. Öyle değil, çocukça olur mu hiç? Çocukçadan daha iyi kaç şey var? Bizi selamete ve karanlıklarımıza çocukça fikirler taşır. İyidir o çocukça çekirdekler. -•-Gözleri, yani“KARANLIKLAR” yazısının devamını oku
PASTA
Pasta bokun kokusuz, tatlı hali. Çocukluğun bokla ve çamurla oynama arzusunun hala yeterince doymayıp bok yeme benzeriyle telafi edildiği hali. Tatlı olduğundan mutlaka oraliteyle ve süt/memeyle ilgili tarafı vardır. Belli ki oral dönem ile anal dönem arasında, ikisine de ait bir geçiş bölgesine ait ve yüceltilmiş, ruhsal yapı tarafından değişime uğratılmış bir hali. Törensellik ve“PASTA” yazısının devamını oku
HEMDERT ÜÇLET
Yüzgörümlüklerim, saç tellerim,Benlerim kadınlar..En harika belalarım.
BENGİSU
Su… Su…Yaşam… Yaşam…Gün ve tün,Ün ile dün… Gün bu dündür:Hayat bir gün, o da bir dün.Senin annen bir dündü yavrum… Yarını silemen, günü soluklan.Beni iç.
FOTOĞRAF İLE AYNA
Son keşfimdir. Aynaya baktığımızdaki görüntümüzle fotoğraflardaki görüntümüz mutlaka farklı. Aynada, başkalarının gözünü de içerebilecek kendi bakışının etkisi geçerli. Ayna, kendinle ilişkin. Başkasının seni görüşü, hatta verdiğin poza karşın yakalayışı da fotoğraf suratı. Ayna, net fiziksel ve somut olduğu halde farkında olunan özgözlem farkını içerdiğinden, başkasının fotoğraf çekmesiyle veya kameraya almasıyla aynı değil. Kişisel özalgı farkıyla“FOTOĞRAF İLE AYNA” yazısının devamını oku
BENİ SEVİYOR MUSUN
Beni seviyor musun diye soran, kendisi seviyor kabul edilir. O zaman sevilmeyi haketmez, sadece sevmeyi hak eder. Beni seviyor musun diye soranın hakkı sevilmemektir. Kendi sevmezken seviyor mu diye soransa, normal bir yılanlık yapmaktadır. Sevenin görevi, sevmeyi iptal edemiyorsa, sevmeyi geliştirmektir. Sevenin görevi sevildiğini öğrenmek olamaz. Zira seven sevilmiyor sayılır. Bağıl/görece durumlar bunu söyler. Sevmeyenin“BENİ SEVİYOR MUSUN” yazısının devamını oku
İTAAT DÖNGÜ
İte et at, rahat et.İtaat et, rahat et. İlter,eti ite at,otu ata at,atı ite kırdır,iti itaate kırdır.
YOLSUZCA
Zaman bekliyorumHiç olmadı bir kızdırmayıYol açan duyguyu Geçip giden hayatUydurduğum dünle avunuyorumSuçlarımı sürüyorum, bahaneciklerimiBir ışık çakar gibi oluyor, kandırıyorGüvenmeden işaret bekliyorum Benden bir usul cimri katkısıHep gözü şifrede, bir labirentteNasıl utanıyorum usluluktanKabuk kalmışım, boş çabaHiç yoktan hiçtir Yakınlar dilenmeye gelirBelki bir omuz, bir meme cenneteBiletsiz, kaçakAnlarsınız, üzgün, korkakDenememekte bir çekim Zamanı affettim, açıklar yetecekHer bakımaBir“YOLSUZCA” yazısının devamını oku
DENEY
Deney ortamı: Orman veya avlak. Birinci denek: Av İkinci denek: Avcı Bilim adamı/deneyci: Gözcü, gözetleyici Amaç: Geçerli çıkan varsayım, bir lokma bir hırka yaşatılacak. Geçersiz çıkan varsayımlar, toplu mezara gömülecekler. Birinci varsayım: Ava giden avlar. İkinci varsayım: Ava giden avlanır. Üçüncü varsayım: Avlanmaya giden avlar. Dördüncü varsayım: Avlanmaya giden avlanır.
SIZI
Gözlerinin havuzuKelepçem olacak mı yosunlu?Tekçe bilmediğimi diyorumYaşamaktır? Düş işim dış işim oluncaSıcacık güveniyorumPoseidon’um ya, yabalı. (8 şubat 1998)
DENİZ FENERİ
Açıktakine şefkatYakına dehşet deniz feneri…Suçlu ruhumun dedektifi- Soğuğun..Mavi sisin..Sahibi sen değil misin? (8 şubat 1998)
DİLCE ŞİİR – İKİ
Katerilla cilinde fijinOhsema kulun moydarbeFelahsız tiz -ve markiz—————–bi-jandaSunusunda afroditerya *** Asalet var tavrında bakışındaGökyüzü bile aşığına saldırırKurtuluş yok, zor ama güzel—————–aşkının dehlizindenCaziben hayalleri ayaklandırır Bülent Akce – Mehmet İbiş, 6 şubat 1999
DİLCE ŞİİR – BİR
FARUK’EM Heva zaney cimcinirAkuista felden incinirTardı fare, yandan dolavYafut zibar, öle- din cinir FARUK’A Yoldaş sevincin aşınırUstacığın yüreğinden ölürKapa gözlerini olacağa ne faydaKır kavalını yat, kadrini kim bilir? Bülent Akce – Mehmet İbiş, 6 şubat 1999
TEKİRLEME
Kılı kırpıkKirpiği pirtikPartalı yırtıkKırklığı törpülüPorsuğu tırsakTırnağı yarımşakSarımsağı sarmal dallı
SAYIM
Ocakta dostluk demlenirÇay titrek gelir, içilir miyimAnlat bana, dök yapraklarını Ayrılarak terk edildimHuzurlu aldatılmaBin mutluluk bizimGözyaşları içinde Günlerden pazar, gecelerden pazartesiVarlığıyla suskumu aldıGidişi gezip getiriyor
DEMEK BEN
Giderdim olmadığın mahalleye,Oturmadığın eve,Yok değilmişim gibi saklanarak.Sessizce, aramazdım;Varmışım gibi. Orada—–demek—————yok———-burda—–vardemek Demek şimdi!!
ÖNKARA
Süzer gözlerim arzuyuÜrküsünde bilirTutkusu kökünden tutuklu Sevinci anımsamasınİç işe, horanın esrimesine kadarKervan peşine susakalagörecekYediğini kusmadı, af.Kızması yalan öfkesiSevişi kör tutuşu buzKendi değerine aç dilenci Meme kokusu, çöküntü heyecanıÖlümüne sevişiyor olacağızYaban tanrıçaylaDüşüm havalanacak, ben kuru çıplakO korkak hala kapı göreğinde 22 mart 2001 – 12 eylül 2022
ALİCAN BIRBIR
Bırbır-dır.Bir bir idi.Bırbır da bırbır,Birin biri bile yok-Bırbır fırdolayı,Birin kend’olayı.Her bırbır——-bire bir————–bircin, bircan. Koyucu Murat Paşa, cami duvarından hela grafittisine girer.
KISA PANİK
Es SORUPanik AtakPanik BatakPanik YatakPanik KatıkPanik ÇatıkkaşPanik AkıntısıHomonükleer PanikPanikkalePanikovaPanik KırmızısıPanikment Beyliği El CEVAPPanik SeviciPaniknamePanik İstihkamPanik OvanPanik KovanPanikoğlan
HASBİ
Ne iş yaparsın, dediHamdım, dedimSana bi kitlersem, dediŞimdi daha piştim, dedim Halden anlaşıldım
ÖFKELİ OTURAN ŞİİR
Değil küs, manifestoBunca yıl tanıma yeterOrtada ben. İlla olduğumca kabul-Yüzsüz yok, davet beklerim önceŞiddet şiddet demek, ayrıl uza demekKavga ayrı yatırmaz, değil kilitli kapıSaldırı, kullanma duydumİstediğim şekil bağrınıp, öz savunmanınAvucumu yalamışım, korkmaz bileNe önemsiz şey rezil olmamız Ortalıkta kına. Arkana aç, dava onaylatKaranlıkta meçhul kalamayımKılıç girsin rengini bileyimÖn tehdidim yok, özümleyimSavaşkı mı, sözün bittiği nokta“ÖFKELİ OTURAN ŞİİR” yazısının devamını oku
DÜŞKÜN KARA
Aah, zulüm kordelyamEn dehlizime içledin beniEllerimle beslediğimNasıl veririm apaçık kurtaran sannı?Her emelimi ete bürümüş senBir Tanrı düşümü denli ortağımdınHayallendim, uçtum kapkara suç içtimYoz zavallı oldum, kovulan paçavraHer köşe başında bir suçlu ağaç daha… Çirkin çöl düşcüsü, kısır.Sonunca haketmiş, sövek halkasınıDilsiz yalancı, en tiksinç. Kızıl kıtlık benmişim.Sembille gelecek yılana muhtaçBilmezlikten tıkalı her eşkalElden düşürülü, yığma yutmuk“DÜŞKÜN KARA” yazısının devamını oku
GÖREV ÜÇLETİ
Yaşamak soluk almakGerisi kendin içine girmekSoluk içine solurken yaptığın
YAŞAM ÜÇLETİ
Dünyaya ateş almaya geldik ışık olup gitmeyeDost düşman hep barabarGöndere taptuk kerevete yatalım
CİNİM
Ben cin,Can.Kahvaltıda boynundayım, pek ağır da değil-
HAMİLEYİM
Hamiline hamileyimSen al beni çıkar kendiliğindenÇıkart beni içimden içine Senli sensiz doğururum yüküAldım ateşi ben CanımKavganı canını yakaladım Ola ki durulaOlur da sıradana girePaylaş paylaşmazlığımı Kıpırda acelemeİnmeden katırımdanSuskun çeşmelere kuruyan Bir kurtçuk hayalinKorkulu denizler aşanKıpır kıpır çekinmeler Fırat’ı aş batağı tatBaş aşağı in mahşereAğlayı toplaşı peşimayım Yol gözler yılgıTopukta anlam yörünüİstim saldım aşır tümce aşırı“HAMİLEYİM” yazısının devamını oku
GÜL GÜL DEDİM
Kibar gülümsek, hadi geceye yürüyelim. Aşkla kaçıkken değilaşktan kaçakken, öpmüyorsun.Gülümserken hiç öpmüyorsun..Gülümsemen sakin yalan, Bak, edepsiz öpüyorum.Reddedişle kışkırmadın.Öpmeden öpüşmen çeliştirdi. İki nokta ayraç yerine kapa parantez görünceyüzüme müstehzi gülümseyiş yayılır artık-
KAÇMAZ
Tutankamon’un eşi olmuştu,Her canlı Ajda’yı tadacak, gör. Can, can sıkıntısını tattı,Zamanı toplumda tadagelir canlar. Sosyal fobi en doğal hak.– İki bire azap. Hepimiz ölümü biraz alacaktır,Lütfen sorumlu kullan. Her can az da olsa peygamberliği -hak yenmesi psikozu, can acısı- ve hicreti -göç, üzgü, ilaç- tadacaktır. Hızır ol, hazır ol, olmalık ol.
SANILGAN
“Davet ettin sanmıştım.” John MalkovichTeklif var sanmıştım.Vaad ettiniz sanmıştım.Çağırdınız mıydı?Birazcık ümit verdiniz miydi?Nasıl olsa tanışırız sanmıştım.Adlarımız önemli değil sanmıştım.Her şey ortada sanmıştım.Suç işliyoruz işte, sanmıştım.Sanılarımız aynı sanmıştım.Önemli de değil pek- sanmıştım.Ne fark eder sandıydım.Nasıl olsa olur sandıydım.Eyvah, hiç öyle olur sanmamıştım.Her şey budur sanıyordum.Sen ayarlarsın sanmıştım.Asıl sen öyle- sanmıştım.Seni o sanmıştım, sana benziyordu.Kesin böyledir sanmıştım.Yatarız“SANILGAN” yazısının devamını oku
UNUTUM
Ölümü iptal ediyor, öldürüyor..Umut unuttu – ya da unutta.Mavi umutmuş, ben unutmuşum –
OLAN OLUR
Olan olur da,Olmazsa bugün, olur yarın.Olsa da olur, olmasa da bilir;Olsa da olmaz, olmasa da dikilir.Olmazsa fena olmaz, olursa kıyamet kopmuyor.Olan olur, olmaza olur, olursa canının sağlığı.Olursa benimdir, olmuyorsa seninim.Olamaz, olu muyor? Olamam, solamazsın.
ELLİ
Göklerde başımİlle ellerimEllimde senSevdan kokuları elimde
KANIK
Kızıl çizgimÇoğa kanaat etmeyen azı bulmaz.Çoğu hiçte bulur yani– veyahut –Her çok, azdan azar. Eğitsel az, olgunlaştırıcı,Az, az değil, çok, çok değil.Red Bull kanaatlandırıp…
GAZİ AKIN
Ötüken’den gelirim gelirim,Atım da öpüşkendir,Hey aman aman. – Çağırsan şimdi de gelirim ki ben – Beylerbeyi haykırdı: Hassiktir!Başka bir ak tolgalı:Ya tekim, ya yokum! Tarih dönüşü, bin yaya bir hayli sinirliyiz.
UÇMAK AZMAĞ
Akşamın kızıl kanındaKimi kırık kimi sağlam dişiyle Trak canavarı. Har har üstüme gel,Gök mor, kolla nefesimiAsma direklerden besleÜstündeyim içinde, kılcallarında kayıpUyutma, sıkıştır kafesten, şaşırsın her arzu, niyetGöl umuşuyla yağmurun, soğuğun içeyimVaril soba dumanlarında tanışma sigarasıKavağın en gizemli çatısı, en günahlı camiiOrtak inziva. Kuytuda yakınmalar, apaçık zındık Nasıl üzülmez aynasız, imza alırken?Ben de ordaydım, ormandım.Yüz yüze“UÇMAK AZMAĞ” yazısının devamını oku
BELLA SOMBRA ve BALIKÇI
Kaderin cilvesine bakın, Bodrum’a defalarca gelişlerimin hiç birinde Bodrum merkezdekini değil, dolaşırken yenileyi Gümüşlük’te görüp inanmaz gözlerle Güzel Gölge Ağacı olduğunu öğrendiğim ağaçla tanıştım. Latince/bilimsel adı Phytolacca dioica. Ombu adıyla da tanınıyor. Bodrumlular bu ağaca “Kaya Gölgesi” diyorlarmış. Meyvesi yok galiba. İlk verdiği izlenim kavak/çınar ile at kestanesi arası bir şey. Yıl oniki ay yeşil“BELLA SOMBRA ve BALIKÇI” yazısının devamını oku
ESKİ DOKTOR
Dr. S. Kahyaoğlu’nu takdimimdir: 1919 doğumlu, 103 yaşında. Yaş hesabında anlaşamayan tipik Türkiyeli profiline uyarak o kendini 104 sayıyor. Özel biri olarak hakkı var. 1943 Çapa Tıp mezunu pratisyen, işyeri hekimi, emekli yönetici hekim. O okul bitirdiğinde babam doğmuş, anam doğmamış. Dedemden 8 yaş küçük ve şimdi karşı karşıya söyleşebiyoruz. Kitaplı anatomi profesörü Zeki Zeren’i“ESKİ DOKTOR” yazısının devamını oku
NEDAMET
Nerde o günler… Roman’larımızı arıyoruz, burnumuzda tütüyorlar. Türklerin eski nefretli kibirleri çingene aşağılama, yeni bir pişmanlık açılımı ister. Türkler ülkeye doldurulan Arap ve Afganlardan korkuyor ya -tiksinme mi fetih korkusu mu belirsiz- bunu buçuk millet saydıkları çingenelerle, eski iç içelikleriyle karşılaştırsın. Hemmen öteki öz azınlıklar ve kardeşler akla geliyor: Ermeni, Rum yani Yunan, Yahudi, ve“NEDAMET” yazısının devamını oku
SÖZDERİN
Aşil kaplumbağayı geçebilir, ama yetişemez. Mars longa, vita brevis.Savaş uzun, yaşa kısa.Farce longa, mitho brevis.Gülünç uzun, efsane kısa.Bene longa, filum brevis.Kuyu uzun, ip kısa. *** Olumlu tavır son derece ezber bozucu, bozguncu, hatta anarşisttir. *** Kedere kadar kader.Kader kadar keder.Keder kadar kader.Keder kader kadar.Kederli kadar kaderli. *** Geliyorum zalim! En anlaşılmaz, anlaşılıp bir çırpıda suçlanamayacak“SÖZDERİN” yazısının devamını oku
GEÇMİŞ KAMYONU
Çocukluğumda, bütün yaşıt veletlerle nöbetleşe paylaştığımız taştan kamyonumuzda fotoğraf çektirdim. Evimizin hemen üst başındaki yerli kayalardan biri. Şoför mahalli veya direksiyonun ardına oturuluyor, bacaklar iki yana ata biner gibi ayırılıyor. Kayanın sağ tarafında yolcu rolü yapanları oturtacak yatay boşluk var. Sanki kamyonu değil, tümüyle dünyayı sürüyor olurdum. Bu kaya kamyonun hemen arka tarafında, gözlerden koruyan,“GEÇMİŞ KAMYONU” yazısının devamını oku
KENDİN BİL KENDİNİ BUL
Tek yol kendini bilmek, tek macera kendinden kaçmak. İnsanın kendini zamanla tanıması özünde ve zorunlu olarak otoerotik artı otoagresif bir süreç. Öbür yanından bakarsak, kendiyle tanışmadan ölmek bir kısmet mi, kazanç mı? Kendini bilmek, -hele referans olmadan- olanaksıza yakın. İçe bakış çok önemli, iyi niyet göstergesi; yoksa yeterli yöntem değil. Ötesine uçuş denebilecek aşkınlık için“KENDİN BİL KENDİNİ BUL” yazısının devamını oku
DÜNYADAKİ CENNET
Bu dünyadaki cennet duştur, banyodur, jakuzidir, hamamdır. Bunlar cennetin türleri ve dereceleridir. Suya girmeyi soğuk, ılık, sıcak, kaynar istemek, cennetle ilgili imgelem ve yeğlemeler. Temelde ve çağrışımda banyo suyu amnion sıvısıdır. Sıcak/ılık su, amnion sıvısındaki Yunus peygamberliğimizin anıları. Bu duyumlar dölyatağı içi yaşamın gündelik yaşamda yeniden yaratılmaları. Ana rahmi, ana karnı cennetin temel duyumsanış kalıbı.“DÜNYADAKİ CENNET” yazısının devamını oku
OSURUK
Osuruk bokun [osurmak sıçmanın] habercisi, ön ödemesi ve kefilidir. Korku osuruk gibidir; senin içinde olduğu sürece henüz acil değil. Ruh osuruk gibi, osuruk kadar. Bir bedenden çıkar, kaç tane burna girer, gene de varlığından emin olunamaz, bilinemez. Ruh, radyoaktif madde, değişken. 21 gram çekmiyor. Bir var bir yok, bir ışıldak bir karanlık. “Osuruğa gülenin osuruk“OSURUK” yazısının devamını oku
MEMEDEN YARMAK
Memeden yarmak, sütten kesmek demektir ve bunun Fethiye’deki karşılıklarından biridir. Kısaca yarmak da denir. Çocuğu sütten kesmenin bazen ne kadar zor başarıldığını iyi anlatır. Çocuk yeni besinlere geçebilsin, çıkışsız bataklık halini almış sütten kurtulsun, biraz sosyalleşsin diye anne hem içten hem dıştan ve yüzeyden birçok önlem almak zorundadır. Memenin üstüne, ucuna biber sürmek, çocuğa az“MEMEDEN YARMAK” yazısının devamını oku
KANSER
Kanser şakası: Kanserin çaresini ve ilacını bulmuşlar, ama saklıyorlarmış. (Şehir efsaneleri kapsamında) Nedeni: Sanki özde hırslı, ısrarlı biçimde kendine, hayata kahretme durumunun nihai yolağı. Çocuk yaşta olursa hücrelerin tavrı, soyaçekimli kanser olursa ortak grup algı ve davranışı olarak değerlendirmek uyar. Kanser kişinin kendi kaderinde etkin olduğu, bir tür intihar eşdeğeri sayılabilecek bir hastalık. Keza bir“KANSER” yazısının devamını oku