Temelde evet dönBak dön hisset dön yapma dön yap dönİçe içe dön ağlaya ağlaya güle güle dönDur dön durma dön
Yazar arşivleri: Mehmetİbish
RÜYA GÖR
Ah bir rüya gör,Alsın götürsün seni uçlarına.Bakışı koksun, damlaları yayılsın kınkanatlarcaUyanış tat, kalkımın gepgerçek düş olsun.
BAMBU
Pearl S. Buck’ın 1967’de Türkçeye çevrilmiş bir kitabı var: Bambu. Halamın kızı Aliye’nin kitabı olmalı. 1975’lerde Muğla’da halamın evinin çeşitli köşelerinde gezinirdi. Nadir Kitap’tan baktım, 584 sayfaymış. Evde bir sürü okul çocuğuyuz, hiçbirimiz bu kitabı okumazdık. Halakızım okumuştur. Yeşil bezimsi mukavva kapaklı -en dış kağıt kapağı sökülmüş veya kaybolmuş olmalı- ciltli bir roman/kitaptı. Belki önemli“BAMBU” yazısının devamını oku
NON HAİKU
Ötüken’den gelirim gelirim,Atım da öpüşkendir,Aman hey aman.
FOTER
Ben çocukken foter parçaladım mı? Daha doğrusu mantar safari şapkası. O şapka mantarlarını pinçik eden ben miydim? Nereden bileceğim yoksa şapkanın ufalanabileceğini? Kara Mehmet’le birlikte gözüme geliyor foterin görüntüsü. Bir parçasında metal halkalı bir hava deliği oluşu. Saksı gibiliği, insan tenine uyumlu rengi. Kara Memed nerden bulmuş? Ben nerden bulabilirdim? Kara Memed’e kötü davrandığım, zarar“FOTER” yazısının devamını oku
COŞKUŞ
Gök Denizin gözlerine bakıp, İstanbul seni yenmeye geldim diycem.Sonra, martılar karga karga gaklayacak.Güneş başka doğacak,Ve hiç yorulmadan batacak.
KAYBEDENEN
Sevmiyorum işte seni, sevmeyeceğim.Koronerden geliyor olacak baskıyı kalp ağrısı bileceğim.Yattığım yerden özleyecek, nerem uyuşuyor bakacağım.
SÖZKERİM
Dervişin neresi çürürse orası konuşur. Bu da kabul edilebilir bir iyiliktir. *** “Ben kimim”in dibi, “ben neyim”. “Ben neyim”in karşılığı, “ben bir enerjiyim” benzeri yanıt olduğu andan başlayarakdevreye bilinç ve kim’lik giriyor. *** Vücudunuzun dörtte üçü faşisttir. Bazı organlarımızda bu oran şaşırtıcı düzeylere çıkar. Birkaç ender ve ikincil organda yarıya ve altına indiği olur. Karma“SÖZKERİM” yazısının devamını oku
KARA BEN
Yalnızlık kara su, kopkoyu kendilik aynası.Ucuzluklarda, kampanyalarda beni arıyorum.Bul belanı, çorak derinden fırlamaya çalış.Dünyaya çılgınca kör bak -dokunulup-
ANIVATAN
Kayıp cennet. Ne yok olur, ne var olur,Söz verilmiş düştür, en iç cebinde..Her ne yapsam kanıyor, ölesiye dinmez.Oldum bittim işler elim, yan evrende taş örüyorum.Evim senin, aklın benim, bende.Gomidas’ım yerde, Hırant’ım senin.-Ermeni’ye Anadolu Anıvatan-
BALICIK
Saçı kuyruklarında balıklar..Gözleri pört eşek gözü ama-Çok şükür akılsız, yarı su.
YAPRAKLARCA
Her şeyle birlikteYaprak yaprak yaprak,Düşüyor düşüyor düşüyorum. Hayat inişte, her şeyler yaprak.Rüzgar tozduruyor, kafası karışmışları.Geçici yükseliş, burgaçlanmalar..Bitim bütünlenmeye, ister ağla inleEn olgun yol da kapkaraya. Kimden beride, kime göre geriDeney yokluk öğretiyor,Can acısı, acı, büyüğün çağrısıHızlısından çok, yavaşı.– Daha olmamışı ışıkDuran ölü, ağlar ölecek, ölesi kıpırdarAk ölü. Kara ölü. Boz ölesi.
GEÇİYOR
Geçti gitti,Gitti geldi –– Gitti gider. Gelir geçer.Geçer gelir. Geçti kaçtı gitti say!
SİLKME DÜŞÜ
Sabah kuşluk arası düşü. Efendim, teyzemin Hasanpaşa’daki evinde gibiyim. Yamaçlık, sık apartmanlı bir mahallede, en üst kat gibi bir daire. Daha üstümüzde çatı var. Ben sanki çok durmayacağım, gidecekmişim, gitmeden önce, o da teyzemin evinde olan Elif’e bir dersler gösterecek, bir şeyler öğretecek gibiyim. Elif’in lisede belli başlı derslerine yardım eder, özel öğretmen gibi gider,“SİLKME DÜŞÜ” yazısının devamını oku
ACI ÜÇLET
Yavaş yavaş acı çekeceğime,Yavaş yavaş acı çekerim daha iyi.Beni öldürmeyen şey beni çürütür, hak.
ÖLÜM ÜÇLETİ
Ölü olun ey insanlar, bunu ister Tanrınız. Ey inananlar. Allah herkesi affediyor. Ölüm var, herkesi de affedecek.
BİR BİREY
Birimiz, kaderi taşlaştırır; birimiz, taşı kaderleştirir. Öbürü kendinde birini, biri kendinde öbürünü arar. Dünyanın işleri, dolaşık yolları. Her an kaderimiz ve kişiliğimizle yeniden yüzleşmeyle, zarları yeniden atıp kararları yeniden almayla karşı karşıyayız. Zihnimizde yeniden çerçevelemek de bir kader işlemi ve bunun yordamı. Bütün otoburlar hemen hemen aynı boku yediği halde niye bokları farklı farklı? Üslup“BİR BİREY” yazısının devamını oku
DİYET REJİM REJİM DİYET
Eşanlamlılar çokluğu: Diyet, rejim, kilo verme, zayıflama, sağlıklı beslenme, diyetetik… Rejimi, rejim yapmayı doğrudan beslenme anlamına bile çeksek, yönetim işinde olduğu gibi tür, bölge, alan var saymalıyız. Pratik kullanım hep bir “zayıflama rejimi” yönünde, oysa bir “şişmanlama rejimi” de doğal olarak söz konusu. O alan, o konu rejim sözcüğü kapsama alanından çıkarılmış durumda. Şişmanlama peşindekiler“DİYET REJİM REJİM DİYET” yazısının devamını oku
CİNİM
Ben cin Can.Daha kahvaltıda boynundayım,Pek ağır değilim, ferah ol.
ZEMAN ÜÇLET
Armutlar, ayılar olgunlaşıyor,Hem av, hem avcı.– Zamanın adaleti –
PARASIZ YATILI TARİH
Parasız Yatılı Tarih Ufakken, okulda parasız yatılı okuduğum zamanlar… Alışkanlığım, tutumum kısmen üniversiteye kadar sarktı. Babamın gönderdiği mektupların zarfını ters çevirip yapıştırır, yanıt mektubunu onunla gönderirmişim. Kız kardeşim hatırlattı. Çoğu anımızı o daha iyi anımsar. Kız kardeşim sıladan haber geçen ilk ve mektup arkadaşımdı. Köyün haberini, tarihini, coğrafyasını anamdan başka ona sorarım. Ortaokul yatılılığında gizli“PARASIZ YATILI TARİH” yazısının devamını oku
KÖK SUÇ
Ortaokul yatılılığında gizli ve bağışlanmaz varoluşsal suçu olanlar ne gündüzlüler, ne evci yatılılardı. Aslında hepimiz kardeş ve eşittik. Solcusu, militanı, hanım evladı, şuralı, buralısını da ayrı bilmezdik. Herkes herkesi eri geci, ıncığına varana tanırdı. Hatta kötü ve eksantrik olanlarımız bile küçük birer aşağılanma ve zorbalık tazminatı karşılığında eşit yoldaştı. Hafifçe, ama farkedilir aşağı kıdem, ters“KÖK SUÇ” yazısının devamını oku
KÖPECİK
KÖPEK.Dikkat, var köpek!Köpek değil köpecik… Doktordan, az kullanılmış, az sevilmiş ikinci el köpek. Bakımları tam, kuaförlü, eğitimli, ultra lüks, denizgören, yürürü mükemmel. Meraklısına okazyon, fırsattır. Ne köşe işaretlemesi, erkek köpekler tümden prostat galiba. Sevan Nişanyan’a göre köpek sözünün ortaya çıkış tarihi it sözcüğünden daha yeniymiş. Kökeninin köp yani “çok” olduğunu öne sürüyor. Dikkat çekici ama“KÖPECİK” yazısının devamını oku
SÜMÜKLÜ CÜCE
SÜMÜKLÜ CÜCE Hastanenin bahçesinde motoru ağaca fazla yakın, yapraklarıyla içiçe park etmiştim. Çıkışta motor camında bir şey fark ettim. Bok damlası kadar bir toprak parçası. Elimin tersiyle savurup pürüzsüz görüş sağlamalık, ufak bir pislik. Yapmadım ama. Yolda sol açık şeritte biraz hız yaptım. Bizim toprak parçası düşmemiş. Çamurluca, yapışmıştır. Yolda daha gidiyorum. Biraz dağılır gibi.“SÜMÜKLÜ CÜCE” yazısının devamını oku
BOKS BOKSÖR
BOKS BOKSÖR Ellere kapalı boks seanslarında, yumruk yumruğa sevişmeye çalışmak… Herodot ve Antik Yunan dünyasının boksörleri Melankomas ile Diagoras. Efsane Theagenes de pankreas ve boks uzmanıymış. Rodoslu Diagoras daha olimpiyat efsanesi olmadan, boks stili sayesinde adından söz ettiriyordu. Diagoras her zaman kurallara uymaya dikkat eden zarafet ve vakar sahibi bir adam olarak bilinirdi. Seyirciler, onun“BOKS BOKSÖR” yazısının devamını oku
KARANLIKLAR
KARANLIKLAR Beni görmeyi çok istiyorsan memelerini aç da gel.. Memelerin açık olursa kendi yönlerini bulur, sana da yolu açarlar.. Amcağız nasıl bilinçli karanlıksa, meme de öyle bilinçli bir kümbet yuvarlaktır. Öyle değil, çocukça olur mu hiç? Çocukçadan daha iyi kaç şey var? Bizi selamete ve karanlıklarımıza çocukça fikirler taşır. İyidir o çocukça çekirdekler. -•-Gözleri, yani“KARANLIKLAR” yazısının devamını oku
PASTA
Pasta bokun kokusuz, tatlı hali. Çocukluğun bokla ve çamurla oynama arzusunun hala yeterince doymayıp bok yeme benzeriyle telafi edildiği hali. Tatlı olduğundan mutlaka oraliteyle ve süt/memeyle ilgili tarafı vardır. Belli ki oral dönem ile anal dönem arasında, ikisine de ait bir geçiş bölgesine ait ve yüceltilmiş, ruhsal yapı tarafından değişime uğratılmış bir hali. Törensellik ve“PASTA” yazısının devamını oku
HEMDERT ÜÇLET
Yüzgörümlüklerim, saç tellerim,Benlerim kadınlar..En harika belalarım.
BENGİSU
Su… Su…Yaşam… Yaşam…Gün ve tün,Ün ile dün… Gün bu dündür:Hayat bir gün, o da bir dün.Senin annen bir dündü yavrum… Yarını silemen, günü soluklan.Beni iç.
FOTOĞRAF İLE AYNA
Son keşfimdir. Aynaya baktığımızdaki görüntümüzle fotoğraflardaki görüntümüz mutlaka farklı. Aynada, başkalarının gözünü de içerebilecek kendi bakışının etkisi geçerli. Ayna, kendinle ilişkin. Başkasının seni görüşü, hatta verdiğin poza karşın yakalayışı da fotoğraf suratı. Ayna, net fiziksel ve somut olduğu halde farkında olunan özgözlem farkını içerdiğinden, başkasının fotoğraf çekmesiyle veya kameraya almasıyla aynı değil. Kişisel özalgı farkıyla“FOTOĞRAF İLE AYNA” yazısının devamını oku
BENİ SEVİYOR MUSUN
Beni seviyor musun diye soran, kendisi seviyor kabul edilir. O zaman sevilmeyi haketmez, sadece sevmeyi hak eder. Beni seviyor musun diye soranın hakkı sevilmemektir. Kendi sevmezken seviyor mu diye soransa, normal bir yılanlık yapmaktadır. Sevenin görevi, sevmeyi iptal edemiyorsa, sevmeyi geliştirmektir. Sevenin görevi sevildiğini öğrenmek olamaz. Zira seven sevilmiyor sayılır. Bağıl/görece durumlar bunu söyler. Sevmeyenin“BENİ SEVİYOR MUSUN” yazısının devamını oku
İTAAT DÖNGÜ
İte et at, rahat et.İtaat et, rahat et. İlter,eti ite at,otu ata at,atı ite kırdır,iti itaate kırdır.
YOLSUZCA
Zaman bekliyorumHiç olmadı bir kızdırmayıYol açan duyguyu Geçip giden hayatUydurduğum dünle avunuyorumSuçlarımı sürüyorum, bahaneciklerimiBir ışık çakar gibi oluyor, kandırıyorGüvenmeden işaret bekliyorum Benden bir usul cimri katkısıHep gözü şifrede, bir labirentteNasıl utanıyorum usluluktanKabuk kalmışım, boş çabaHiç yoktan hiçtir Yakınlar dilenmeye gelirBelki bir omuz, bir meme cenneteBiletsiz, kaçakAnlarsınız, üzgün, korkakDenememekte bir çekim Zamanı affettim, açıklar yetecekHer bakımaBir“YOLSUZCA” yazısının devamını oku
DENEY
Deney ortamı: Orman veya avlak. Birinci denek: Av İkinci denek: Avcı Bilim adamı/deneyci: Gözcü, gözetleyici Amaç: Geçerli çıkan varsayım, bir lokma bir hırka yaşatılacak. Geçersiz çıkan varsayımlar, toplu mezara gömülecekler. Birinci varsayım: Ava giden avlar. İkinci varsayım: Ava giden avlanır. Üçüncü varsayım: Avlanmaya giden avlar. Dördüncü varsayım: Avlanmaya giden avlanır.
SIZI
Gözlerinin havuzuKelepçem olacak mı yosunlu?Tekçe bilmediğimi diyorumYaşamaktır? Düş işim dış işim oluncaSıcacık güveniyorumPoseidon’um ya, yabalı. (8 şubat 1998)
DENİZ FENERİ
Açıktakine şefkatYakına dehşet deniz feneri…Suçlu ruhumun dedektifi- Soğuğun..Mavi sisin..Sahibi sen değil misin? (8 şubat 1998)
DİLCE ŞİİR – İKİ
Katerilla cilinde fijinOhsema kulun moydarbeFelahsız tiz -ve markiz—————–bi-jandaSunusunda afroditerya *** Asalet var tavrında bakışındaGökyüzü bile aşığına saldırırKurtuluş yok, zor ama güzel—————–aşkının dehlizindenCaziben hayalleri ayaklandırır Bülent Akce – Mehmet İbiş, 6 şubat 1999
DİLCE ŞİİR – BİR
FARUK’EM Heva zaney cimcinirAkuista felden incinirTardı fare, yandan dolavYafut zibar, öle- din cinir FARUK’A Yoldaş sevincin aşınırUstacığın yüreğinden ölürKapa gözlerini olacağa ne faydaKır kavalını yat, kadrini kim bilir? Bülent Akce – Mehmet İbiş, 6 şubat 1999
TEKİRLEME
Kılı kırpıkKirpiği pirtikPartalı yırtıkKırklığı törpülüPorsuğu tırsakTırnağı yarımşakSarımsağı sarmal dallı
SAYIM
Ocakta dostluk demlenirÇay titrek gelir, içilir miyimAnlat bana, dök yapraklarını Ayrılarak terk edildimHuzurlu aldatılmaBin mutluluk bizimGözyaşları içinde Günlerden pazar, gecelerden pazartesiVarlığıyla suskumu aldıGidişi gezip getiriyor
DEMEK BEN
Giderdim olmadığın mahalleye,Oturmadığın eve,Yok değilmişim gibi saklanarak.Sessizce, aramazdım;Varmışım gibi. Orada—–demek—————yok———-burda—–vardemek Demek şimdi!!
ÖNKARA
Süzer gözlerim arzuyuÜrküsünde bilirTutkusu kökünden tutuklu Sevinci anımsamasınİç işe, horanın esrimesine kadarKervan peşine susakalagörecekYediğini kusmadı, af.Kızması yalan öfkesiSevişi kör tutuşu buzKendi değerine aç dilenci Meme kokusu, çöküntü heyecanıÖlümüne sevişiyor olacağızYaban tanrıçaylaDüşüm havalanacak, ben kuru çıplakO korkak hala kapı göreğinde 22 mart 2001 – 12 eylül 2022
ALİCAN BIRBIR
Bırbır-dır.Bir bir idi.Bırbır da bırbır,Birin biri bile yok-Bırbır fırdolayı,Birin kend’olayı.Her bırbır——-bire bir————–bircin, bircan. Koyucu Murat Paşa, cami duvarından hela grafittisine girer.
KISA PANİK
Es SORUPanik AtakPanik BatakPanik YatakPanik KatıkPanik ÇatıkkaşPanik AkıntısıHomonükleer PanikPanikkalePanikovaPanik KırmızısıPanikment Beyliği El CEVAPPanik SeviciPaniknamePanik İstihkamPanik OvanPanik KovanPanikoğlan
HASBİ
Ne iş yaparsın, dediHamdım, dedimSana bi kitlersem, dediŞimdi daha piştim, dedim Halden anlaşıldım
ÖFKELİ OTURAN ŞİİR
Değil küs, manifestoBunca yıl tanıma yeterOrtada ben. İlla olduğumca kabul-Yüzsüz yok, davet beklerim önceŞiddet şiddet demek, ayrıl uza demekKavga ayrı yatırmaz, değil kilitli kapıSaldırı, kullanma duydumİstediğim şekil bağrınıp, öz savunmanınAvucumu yalamışım, korkmaz bileNe önemsiz şey rezil olmamız Ortalıkta kına. Arkana aç, dava onaylatKaranlıkta meçhul kalamayımKılıç girsin rengini bileyimÖn tehdidim yok, özümleyimSavaşkı mı, sözün bittiği nokta“ÖFKELİ OTURAN ŞİİR” yazısının devamını oku
DÜŞKÜN KARA
Aah, zulüm kordelyamEn dehlizime içledin beniEllerimle beslediğimNasıl veririm apaçık kurtaran sannı?Her emelimi ete bürümüş senBir Tanrı düşümü denli ortağımdınHayallendim, uçtum kapkara suç içtimYoz zavallı oldum, kovulan paçavraHer köşe başında bir suçlu ağaç daha… Çirkin çöl düşcüsü, kısır.Sonunca haketmiş, sövek halkasınıDilsiz yalancı, en tiksinç. Kızıl kıtlık benmişim.Sembille gelecek yılana muhtaçBilmezlikten tıkalı her eşkalElden düşürülü, yığma yutmuk“DÜŞKÜN KARA” yazısının devamını oku
GÖREV ÜÇLETİ
Yaşamak soluk almakGerisi kendin içine girmekSoluk içine solurken yaptığın
YAŞAM ÜÇLETİ
Dünyaya ateş almaya geldik ışık olup gitmeyeDost düşman hep barabarGöndere taptuk kerevete yatalım
CİNİM
Ben cin,Can.Kahvaltıda boynundayım, pek ağır da değil-
HAMİLEYİM
Hamiline hamileyimSen al beni çıkar kendiliğindenÇıkart beni içimden içine Senli sensiz doğururum yüküAldım ateşi ben CanımKavganı canını yakaladım Ola ki durulaOlur da sıradana girePaylaş paylaşmazlığımı Kıpırda acelemeİnmeden katırımdanSuskun çeşmelere kuruyan Bir kurtçuk hayalinKorkulu denizler aşanKıpır kıpır çekinmeler Fırat’ı aş batağı tatBaş aşağı in mahşereAğlayı toplaşı peşimayım Yol gözler yılgıTopukta anlam yörünüİstim saldım aşır tümce aşırı“HAMİLEYİM” yazısının devamını oku
GÜL GÜL DEDİM
Kibar gülümsek, hadi geceye yürüyelim. Aşkla kaçıkken değilaşktan kaçakken, öpmüyorsun.Gülümserken hiç öpmüyorsun..Gülümsemen sakin yalan, Bak, edepsiz öpüyorum.Reddedişle kışkırmadın.Öpmeden öpüşmen çeliştirdi. İki nokta ayraç yerine kapa parantez görünceyüzüme müstehzi gülümseyiş yayılır artık-
KAÇMAZ
Tutankamon’un eşi olmuştu,Her canlı Ajda’yı tadacak, gör. Can, can sıkıntısını tattı,Zamanı toplumda tadagelir canlar. Sosyal fobi en doğal hak.– İki bire azap. Hepimiz ölümü biraz alacaktır,Lütfen sorumlu kullan. Her can az da olsa peygamberliği -hak yenmesi psikozu, can acısı- ve hicreti -göç, üzgü, ilaç- tadacaktır. Hızır ol, hazır ol, olmalık ol.
SANILGAN
“Davet ettin sanmıştım.” John MalkovichTeklif var sanmıştım.Vaad ettiniz sanmıştım.Çağırdınız mıydı?Birazcık ümit verdiniz miydi?Nasıl olsa tanışırız sanmıştım.Adlarımız önemli değil sanmıştım.Her şey ortada sanmıştım.Suç işliyoruz işte, sanmıştım.Sanılarımız aynı sanmıştım.Önemli de değil pek- sanmıştım.Ne fark eder sandıydım.Nasıl olsa olur sandıydım.Eyvah, hiç öyle olur sanmamıştım.Her şey budur sanıyordum.Sen ayarlarsın sanmıştım.Asıl sen öyle- sanmıştım.Seni o sanmıştım, sana benziyordu.Kesin böyledir sanmıştım.Yatarız“SANILGAN” yazısının devamını oku
UNUTUM
Ölümü iptal ediyor, öldürüyor..Umut unuttu – ya da unutta.Mavi umutmuş, ben unutmuşum –
OLAN OLUR
Olan olur da,Olmazsa bugün, olur yarın.Olsa da olur, olmasa da bilir;Olsa da olmaz, olmasa da dikilir.Olmazsa fena olmaz, olursa kıyamet kopmuyor.Olan olur, olmaza olur, olursa canının sağlığı.Olursa benimdir, olmuyorsa seninim.Olamaz, olu muyor? Olamam, solamazsın.
ELLİ
Göklerde başımİlle ellerimEllimde senSevdan kokuları elimde
KANIK
Kızıl çizgimÇoğa kanaat etmeyen azı bulmaz.Çoğu hiçte bulur yani– veyahut –Her çok, azdan azar. Eğitsel az, olgunlaştırıcı,Az, az değil, çok, çok değil.Red Bull kanaatlandırıp…
GAZİ AKIN
Ötüken’den gelirim gelirim,Atım da öpüşkendir,Hey aman aman. – Çağırsan şimdi de gelirim ki ben – Beylerbeyi haykırdı: Hassiktir!Başka bir ak tolgalı:Ya tekim, ya yokum! Tarih dönüşü, bin yaya bir hayli sinirliyiz.
UÇMAK AZMAĞ
Akşamın kızıl kanındaKimi kırık kimi sağlam dişiyle Trak canavarı. Har har üstüme gel,Gök mor, kolla nefesimiAsma direklerden besleÜstündeyim içinde, kılcallarında kayıpUyutma, sıkıştır kafesten, şaşırsın her arzu, niyetGöl umuşuyla yağmurun, soğuğun içeyimVaril soba dumanlarında tanışma sigarasıKavağın en gizemli çatısı, en günahlı camiiOrtak inziva. Kuytuda yakınmalar, apaçık zındık Nasıl üzülmez aynasız, imza alırken?Ben de ordaydım, ormandım.Yüz yüze“UÇMAK AZMAĞ” yazısının devamını oku
BELLA SOMBRA ve BALIKÇI
Kaderin cilvesine bakın, Bodrum’a defalarca gelişlerimin hiç birinde Bodrum merkezdekini değil, dolaşırken yenileyi Gümüşlük’te görüp inanmaz gözlerle Güzel Gölge Ağacı olduğunu öğrendiğim ağaçla tanıştım. Latince/bilimsel adı Phytolacca dioica. Ombu adıyla da tanınıyor. Bodrumlular bu ağaca “Kaya Gölgesi” diyorlarmış. Meyvesi yok galiba. İlk verdiği izlenim kavak/çınar ile at kestanesi arası bir şey. Yıl oniki ay yeşil“BELLA SOMBRA ve BALIKÇI” yazısının devamını oku
ESKİ DOKTOR
Dr. S. Kahyaoğlu’nu takdimimdir: 1919 doğumlu, 103 yaşında. Yaş hesabında anlaşamayan tipik Türkiyeli profiline uyarak o kendini 104 sayıyor. Özel biri olarak hakkı var. 1943 Çapa Tıp mezunu pratisyen, işyeri hekimi, emekli yönetici hekim. O okul bitirdiğinde babam doğmuş, anam doğmamış. Dedemden 8 yaş küçük ve şimdi karşı karşıya söyleşebiyoruz. Kitaplı anatomi profesörü Zeki Zeren’i“ESKİ DOKTOR” yazısının devamını oku
NEDAMET
Nerde o günler… Roman’larımızı arıyoruz, burnumuzda tütüyorlar. Türklerin eski nefretli kibirleri çingene aşağılama, yeni bir pişmanlık açılımı ister. Türkler ülkeye doldurulan Arap ve Afganlardan korkuyor ya -tiksinme mi fetih korkusu mu belirsiz- bunu buçuk millet saydıkları çingenelerle, eski iç içelikleriyle karşılaştırsın. Hemmen öteki öz azınlıklar ve kardeşler akla geliyor: Ermeni, Rum yani Yunan, Yahudi, ve“NEDAMET” yazısının devamını oku
SÖZDERİN
Aşil kaplumbağayı geçebilir, ama yetişemez. Mars longa, vita brevis.Savaş uzun, yaşa kısa.Farce longa, mitho brevis.Gülünç uzun, efsane kısa.Bene longa, filum brevis.Kuyu uzun, ip kısa. *** Olumlu tavır son derece ezber bozucu, bozguncu, hatta anarşisttir. *** Kedere kadar kader.Kader kadar keder.Keder kadar kader.Keder kader kadar.Kederli kadar kaderli. *** Geliyorum zalim! En anlaşılmaz, anlaşılıp bir çırpıda suçlanamayacak“SÖZDERİN” yazısının devamını oku
GEÇMİŞ KAMYONU
Çocukluğumda, bütün yaşıt veletlerle nöbetleşe paylaştığımız taştan kamyonumuzda fotoğraf çektirdim. Evimizin hemen üst başındaki yerli kayalardan biri. Şoför mahalli veya direksiyonun ardına oturuluyor, bacaklar iki yana ata biner gibi ayırılıyor. Kayanın sağ tarafında yolcu rolü yapanları oturtacak yatay boşluk var. Sanki kamyonu değil, tümüyle dünyayı sürüyor olurdum. Bu kaya kamyonun hemen arka tarafında, gözlerden koruyan,“GEÇMİŞ KAMYONU” yazısının devamını oku
KENDİN BİL KENDİNİ BUL
Tek yol kendini bilmek, tek macera kendinden kaçmak. İnsanın kendini zamanla tanıması özünde ve zorunlu olarak otoerotik artı otoagresif bir süreç. Öbür yanından bakarsak, kendiyle tanışmadan ölmek bir kısmet mi, kazanç mı? Kendini bilmek, -hele referans olmadan- olanaksıza yakın. İçe bakış çok önemli, iyi niyet göstergesi; yoksa yeterli yöntem değil. Ötesine uçuş denebilecek aşkınlık için“KENDİN BİL KENDİNİ BUL” yazısının devamını oku
DÜNYADAKİ CENNET
Bu dünyadaki cennet duştur, banyodur, jakuzidir, hamamdır. Bunlar cennetin türleri ve dereceleridir. Suya girmeyi soğuk, ılık, sıcak, kaynar istemek, cennetle ilgili imgelem ve yeğlemeler. Temelde ve çağrışımda banyo suyu amnion sıvısıdır. Sıcak/ılık su, amnion sıvısındaki Yunus peygamberliğimizin anıları. Bu duyumlar dölyatağı içi yaşamın gündelik yaşamda yeniden yaratılmaları. Ana rahmi, ana karnı cennetin temel duyumsanış kalıbı.“DÜNYADAKİ CENNET” yazısının devamını oku
OSURUK
Osuruk bokun [osurmak sıçmanın] habercisi, ön ödemesi ve kefilidir. Korku osuruk gibidir; senin içinde olduğu sürece henüz acil değil. Ruh osuruk gibi, osuruk kadar. Bir bedenden çıkar, kaç tane burna girer, gene de varlığından emin olunamaz, bilinemez. Ruh, radyoaktif madde, değişken. 21 gram çekmiyor. Bir var bir yok, bir ışıldak bir karanlık. “Osuruğa gülenin osuruk“OSURUK” yazısının devamını oku
MEMEDEN YARMAK
Memeden yarmak, sütten kesmek demektir ve bunun Fethiye’deki karşılıklarından biridir. Kısaca yarmak da denir. Çocuğu sütten kesmenin bazen ne kadar zor başarıldığını iyi anlatır. Çocuk yeni besinlere geçebilsin, çıkışsız bataklık halini almış sütten kurtulsun, biraz sosyalleşsin diye anne hem içten hem dıştan ve yüzeyden birçok önlem almak zorundadır. Memenin üstüne, ucuna biber sürmek, çocuğa az“MEMEDEN YARMAK” yazısının devamını oku
KANSER
Kanser şakası: Kanserin çaresini ve ilacını bulmuşlar, ama saklıyorlarmış. (Şehir efsaneleri kapsamında) Nedeni: Sanki özde hırslı, ısrarlı biçimde kendine, hayata kahretme durumunun nihai yolağı. Çocuk yaşta olursa hücrelerin tavrı, soyaçekimli kanser olursa ortak grup algı ve davranışı olarak değerlendirmek uyar. Kanser kişinin kendi kaderinde etkin olduğu, bir tür intihar eşdeğeri sayılabilecek bir hastalık. Keza bir“KANSER” yazısının devamını oku
ANİKO
Yorgun bir ametist taşçık,Deli Nasrettin cebi bu.Tanrı duyar…-Ya tutarsa? Ver anmalık. Astım böğründe kurar ola yuvasını,Akıl izlerim göbeğimden saçaklı,Çöreklendi, dilimi çevirdi.Kuşku mu tüm vaazım, bırakış mı?Ölüm mü anam, anam mı ölüm… Ataşehir, 3 kasım 2010 – 23 haziran 2022
AYRILIŞ
Ezgi’nin Günlüğü’nün harika yorumladığı, kendi mallarıymış gibi hissettirdiği Orhan Veli şiiri. Hem de 1986 model Sabah Türküsü albümlerinin ilk/giriş parçası. Ben şu Ayrılış şiir/şarkısının üstüne eğilmek, biraz deşmek istiyorum. (Şiirin sanatçının bildiği öyküsünün dışına taşmıştır artık öykü, okuyucunun/dinleyicinin de malı olmuştur. Tarih yeniden yazılabilir, yorumlanabilir.) “Bakakalırım giden geminin ardından.” Burada arkada kalan veya terk edilen“AYRILIŞ” yazısının devamını oku
HİPERAKTİF TÜRKLER
Türklerin bazı yapısal ve tarihsel özellikleri var. Bunlardan biri ana kuzuluğu, biri göçebelik, yani dünyada çok geniş bir coğrafyada at ve taban koşturmak. Ana kuzuluğu ayrı bahis, ben göçkünlükten süreceğim: Şöyle iyi bilinen ve spekülatif coğrafya ve akrabalıklara göz atayım. Orta Asya, tüm Türki yurtlar, Moğollar; Sibirya, soğuk halklar, doğrudan veya dolaylı Laponlar, İnuitler; Finler;“HİPERAKTİF TÜRKLER” yazısının devamını oku
EŞDEĞER EVLİLİK
İnsan yaşamında flört/çıkma bir evlilik ve ciddi ilişki girişi, deneyi olarak ele alınır. Nişan ve söz gelenekleri bu deneylerin eski toplum karşılıkları sayılabilir. Bir ilişkinin evlilik eşdeğeri olabilmesi için gerek koşullara odaklanalım. İlişkinin taraflardan birine veya her ikisine etki üretmesi, iz bırakması, ilişilmesi gerekli. Üzüntü, tartışma, geçimsizlik üretse de olur. Süre paylaşılacak, az çok anı“EŞDEĞER EVLİLİK” yazısının devamını oku
SORGU
1- Eğitim hayatından bahsedebilir misin?2- Neden psikoloji?3- Psikolog olarak mesleğinin kötü yanları neler?4- Psikoloji olmasaydı neden, ne olmak isterdin?5- Meslek hayatın boyunca yaşadığın ilginç bir durum varsa anlatabilir misin? İlk çocukluğumdan beri doktor olmak istiyordum. Eğitim ve öğrenme benim için zevkti. Okulu, arkadaşı, öğretmeni çok severdim, öğretmenin göźlerinde yaşardım. Okullar tıkır tıkır geçti. İstediğim gibi“SORGU” yazısının devamını oku
DUA AN
Misler koksun dünya,Açsın eteğini Babadağlar.Çimen çayırı tattırsın.Süzülüverelim bacalardan,Bir ateşten bir havaya ılık ılık.Ada kurbağası vraklar -kulaktadır.
METROMUNİS
METROMUNİS Birbirimizi tutmamaya ellerimizÜç kollu metro göbeği merkezimiz Tehlikeli ölçüde yakın kalabalıkTek yol kulaklığa gömül gözler dışarıya Eşitlendik ter kıyametindeGözler tek güç tek rütbe Kitapçık peçe açılı filim tülDalgınlık söz kaçırılan göz nişan yerine Nasıl korkuyor yakınlığı niceBaşka temel mi atıldı değişen zaman mı ….. Metronun kalabalık soğukluğu beni etkiledi. Dikey tutunma kollarına üç bir“METROMUNİS” yazısının devamını oku
YEMEKLERİMİZ
BULGUR ÇILBIRI Olasılıkla bütün Fethiye’de, Çukur Çeylen’de çılbıra tatar derler. Bizde çılbır diye sarmısaklı bulgur + domates +/- patates yemeğine diyorlar. Biz buna artık bulgur çılbırı diyelim. Altyapısında klasik soğan kavurma var. Sonra bulgura yaş domates veya domates kakı eklenip kavurmaya devam edilir. Yaş domateslide patates eklenmez, domates kurusuyla yapılıyorsa patates de eklenir. Biraz kavurduktan“YEMEKLERİMİZ” yazısının devamını oku
SÜZÜL GÜZEL
Bak, ahlatlarda ova çiçeklerBitmeyecek demez,Başla diyorSüz güzel yüzünü. Çok alametler belirdi,Borç alavere açmazlarıTeslim et anahtarıYaltırık sökecek elifbayı. Her şey girdaplanıyorDışında kalan yok, seldenHep yedi kardeş, hepIşıl ışıl Ülker Göçenler esinledilerGüdüm güç küçükten büyüğeElden ele gizem yollarınaSiyah kırmızı kanın dilerÖbek öbek itiraf lekeleri. Yol, dışını özlerAhır yabancısınıDuran olabilmezYalan tüm yasaklandı Gepgece gelin çiçekleri, aniÇakar gözün en dibine.Arttı köpükler gizli kalmadıEn aşağı kucağında kutlununUtançlar“SÜZÜL GÜZEL” yazısının devamını oku
İÇİNDE
Limanlara çekilmişsinBir rüzgar sefer emri vermezKöhne beden durgunlar, su alırAlış. Alış durulmaya, çektiğin senin.. Hangi liman.. Ya hangi deniz?Hangi sarmal dalganın açık denizinde balık avlarsın?Ben açıldım soğuğa, morina selamlamaya.
KARAKURA
Yanaştı canavar, yaklaştıNefes…Yaladı dokundu.Dip derine sızmış meğerOturur benimin kör bağırsağındaEpi topu kurt, büyükçe etobur. Olmadı hiç,Ölmedi hiç. Ölümüm boğazımda yuvalıGenzimden getiriyorum, geng..İki parmağ arasında evirip kokuyorum– Babam kokuyorİye miyim ol bunlara?
BERBEKLE
Dillerinden ne duydum, hallerinden ne okudum?Gece gece bulutlar yatarlarken- Hava mutluydu erkenŞimdi nasıldır acaba?Pamuk kuzular yakıştı mıUmut dağları dağılmış mıdır? Bu sabah güzbahar İstanbul’da.
YOLSU
Yol bir gölmüşYolculuk suya gömülüş Göle yazı yazdım silindiGönle düşeyazdımdilindi İnsan bilimleri suya hiyeroglifDil yarasıdır canım çekti ısırığı
KEÇE TÜYOLARI
Keçenin yünü yapağısı taze, canlı hayvandan kırkılmış olmalıymış. İzmir Tire’de ailesi onun oğlu dahil edilirse 4 kuşaktır keçeci olan ünlü Arif Cön’den grup sohbetinde duyduğum. Ölü koyunun yapağısından keçe olamıyormuş. Hani koyun hasta olduğunda fırtınaya tutulmuş gibi kesecek kasap koşturulur ya, bir bakıma boşuna değil. Yününe vurgunsanız, koyun ölmeden kırktırmanız gerekirmiş. Ayrıca bir de insan“KEÇE TÜYOLARI” yazısının devamını oku
ZİRAİ MÜCADELE
ZİRAİ SOHBET – Karıncaları ilaçlıyorum. – İlaçlama, onlar bereket. Hatta zenginlik habercisi. – Kenarda uslu uslu dursalar orayı karıncalara kiralayacağım. Nerede duracaklarını bilmiyor frensizler. Çingen gibi gavaracı onlar. Bir de geleni gideni belirsiz, sayısız. Sürekli misafir, ne idükleri anlaşılmıyor. Kuyruğundan bakamıyorsun. Belli ki karışıklıktan kirayı da zamanında yetiştiremezler, güvenim yok. Hele bazısı gemi azıya almış,“ZİRAİ MÜCADELE” yazısının devamını oku
UYKULUK
Mahallede sis içinde köpek ulumaları,Bir dalgın bir uyanık suçlu düşler,Birden! bir kedi çığlığı- Kıyamete gel, sakın duraksama sıratta,Unutmadan elma parlatılacakyılanla konuşulacak,Sorgucu tutuluyu dik sağlam isterBelki yasa kitabı yazılacak, uyanmadan.
DAMAT GİYDİRME
Eski Eğin yeni Kemaliye’ye ait çok güzel bir düğün adeti, müzikli bir tören. İlk ve tek kez tanık olduğum bu töreni tam bir yabancı kültür gözlemcisi antropolog gibi, çağrışımlarla ve düşünerek, olasılıkla bazı şeyleri doğru yorumlayıp bazı şeylerde fena çuvallayarak yazıya döktüm. Peşinden youtube’dan bir damar giydirme videosu bulup izlenebilir umarım. Damat topluluğun önüne bir“DAMAT GİYDİRME” yazısının devamını oku
SORUŞMA
Mi sevgi emekti? Mi sevgi Yahudi! Sevgiden öte sürekli ölüm.Sürekli korkudan ölüm,Denetim dışı hep bir delirim. Sen sevgim seni soruyorum Aşkla dolsırılsıklam sevNe bulursan yapış öpüş ucundanGüzel, sarhoşun sevgilisiYaşasın yaş sevgi!
SARMAYILAN
Sev Güzel sevmeyi umalım umarım,Bir ben vardır başkadır ve aynı benzer olması mümkün.Yolun dönüşümleri bunlar,Yolcu, yorgun,ve yorulmak geniş. Kabul her koşul ve kendi koşullarım evet,Kendi yolum kabul ve yol kesişimleri evet.Yol ayrımları kabul. Şefkate evet, acımayışımla birlikte. O yaşamda olmak yaşatmak için.İçim. İçimden.
SEZELER
Gece denizlerinde gezdim de topladım,İnsan bataklıklarında, yazar bilmecelerinde. Acılar karanlıkta saldırır,Köşeye sıkışan her çaresizliği dener.Saklıyı öpüp dudağına konayım.Kara- konacağına dedi- konsun.Geceler gariplerin.. Yüzünü öptüm akağına kondum,Yarın örümcek ağına tutuldum,Batak çiçeği öldüm koktum gittimDudak içiyorum kuru gıyabında.
2014 ASKER NOSTALJİSİ
Behey gafiller Mehmet, İlhan, Teoman 1998 FİFA Dünya Kupası’nın üstünden 4×4 16 yıl geçmiş. Demek oluyor ki, o yılkiyle birlikte taze uzmanlıktan sonra 5. Dünya Kupasını göreceğiz. O zaman Samsun’da acemi askerdik. Yarı ayık yarı sarhoş, aradan dereden kupa maçlarını izleyebilmiştik. Ben maçların birinde hafta sonu izninde konuk olduğum evde aşırı içmekten gündüz maçında uyuyakalmıştım.“2014 ASKER NOSTALJİSİ” yazısının devamını oku
KOYUN YAZAR
Gece uçaktan inişte servis otobüslerine bineceğiz, iki tanesi birden önümüze kaykıldı. İçeri geçtik, bekliyoruz, biraz uzuyor otobüslerin dolması, doldurulması. Nasıl ve neden olduysa birden kendimi ağıla kapatılmaya çalışılan koyunlardan biri hissettim. Bazıları duraksıyor, hangi otobüse bineceğini bilmiyor. Arada daha hızlı ve güvenli giden diğerleri koyun değil de sürü köpeği veya yardımcı sığırtmaçmış, “Haydi içeri!” diye“KOYUN YAZAR” yazısının devamını oku
DURGUN
Yaşamımda çarelerHepsi umutsuzca etkiliBir gün boyunca her gün.Kötülüğe sığınmaya çalışıyorumKaraltılar arasından süzüyor Ne senden, ne sana, ne banaTanrım ah demeyi kapadıAh, iyi ki…Henüz sınanmadığım soysuzlukları bekliyorum.
İLK EVLİLİK
Birinci evlilik. İlk evliliğimi bir yaşlı kadınla yapmıştım. Gürcü değil, görücü usulü. İkimizin sosyal çevreleri ayarlamıştı. O bana, ben ona bakacaktık. Mantık evlenmesi, görev buluşması gibi. Yetki ve sınırlarımız büyük ölçüde belirlenmişti. Başbaşa ve tamamen boş da bırakılmıyorduk. Hep öyle olmaz mı? Toplum karışır, aileler karışır. Paşa karısıydı, doğrusu paşa dulu; aramızda büyük yaş farkı“İLK EVLİLİK” yazısının devamını oku
ZAMAN YANİ ŞİMDİ
[Bu yazı-araşmayı İncim’e adıyorum.] O anda ve burada… Geleceği şimdinin içinde kurduğun gibi, bir de gelecekte olmasını arzuladığını ve dahi korktuğunu şimdi olmuş kılarsın. Hissetmek ve zannetmek her şeydir. Bana göre düş, gördüğünü anımsadığın için olmaktan çok içinde(yken) hissettiğin için gerçektir. Korku, bunaltı da. Er geç gerçekleşme eğiliminde ve birbirine dönüşür olduklarından arzu ile korku“ZAMAN YANİ ŞİMDİ” yazısının devamını oku
ÇİNİLİ DÜŞ
Düşümde İstanbul’un Kocamustafapaşa gibi bir kenar semtinde geziniyorum, arasta, kapalı çarşı gibi bir yerdeyim.. Tüm üst düzeyler tam kapalı olabilir, kısmen örtülü ve gölgeli olabilir. Bir yerinde altı üstü yanı tamamen dükkan ve ticaretle çevrili Çinili Cami diye bir camiye denk geliyorum. Kapısından eğilerek içerideki çinilere, duvar süsleri, avizeler ve seyrek cemaate bakıyorum. Bir tür“ÇİNİLİ DÜŞ” yazısının devamını oku
SENİN DEĞİL o YÜZDEN
Meme ucun değerli taş,memen dem madeni.Demir memem, ben-ömür boyu özleyim seni;tersinden öpeyim Dudaklarını. O yüzden En kısa sevişeceğizZamanda sevişeceğizHer zaman zaman – Her zaman,— Hep-zaman.— Ney zaman..Soru sormak yok.Soru işareti değil, çift nokta.
BİNA YAPIT YAPIM
Bina (eser) yapımcılığında üç veya dört kutup varmış: Mimar, mühendis, mütahit (kitabi olarak müteahhit), işveren (malveren). Bunlardan mimar ile mühendis birbirinden daha yeni ayrılmış. O bakımdan ruh hekimi (psikiyatrist) ile sinir hekimi (nörolog) gibi hem birbirinin işinden anlıyor, hem de birlikte iş yapabiliyorlar. Mimar mühendis de mimar mütahit de olunabiliyor. Acaba mimar mühendis tek isimli“BİNA YAPIT YAPIM” yazısının devamını oku
GÖBEK DANSI
Göbek dansı (oryantal) belki de ilk olarak Mısır’da başladı, oradan çıktı. Daha eski aday Sümer toprakları ve uygarlığı tabii. Hindistan’ın hem danslarını hem kobra oynatıcılığını da çağrıştırmıyor mu? Halen dünyada en iyi göbek dansı Mısır’da. Ekolleri Kahire ekolü diye adlandırılabilir. Gene halen dünyanın en iyi göbek dansı hocası Mısır’da ve bir erkek. Türkiye’deki erkek göbek“GÖBEK DANSI” yazısının devamını oku
UÇMUŞ ZAMAN DELİ MEVSİM
Yazı belki çıkmaz, hiç çıkmaz. Fotoğraflar artık benden ayrıldı. Bazen çağırıyorum da, gelmiyorlar. Bazen anlık göz kırpıyorlar sanısına kapılıyorum. Eskiden fotoğraflarım olurdu. Gitgide benim olan, ben olan hiç bir şey kalmayacak. [Acı bir bilinçsiz kehanet. Fotoğrafların özgün kayıtlarının dış deposu el kayıp, bulmaya hiç umudum yok.] Ne zaman saati kuracağımı, ne zaman treni kaçıracağımı seçemiyorum.“UÇMUŞ ZAMAN DELİ MEVSİM” yazısının devamını oku