KİLLER’S KİSS / KATİLİN BUSESİ – Stanley Kubrick (1955)

Önce giriş için, katilin iki eylemini farklı muhataplar üstünde gerçekleştirdiğini, bunda bile bir tür sanat bulmanın ustaya saygı gereği olduğunu anımsayalım. Yoksa doğal akıl katilin öldürdüğünü öpeceğini, veya öptüğünü öldüreceğini varsayıyor.

Filmin ana karakteri boksörün boynundaki atkı çok sonra Kadir İnanır’ın boynuna dolaşacak ve ölümüne (kariyeri boyunca) ayrılmayacak. O bakımdan boksörün el çabukluğu ile kaşkolu kapan fesli, eksantrik sokak serseri/sanatçılarının peşine düşmesi elzem. Sonra miras bırakabilmesi için gerekli.

Belki Catherine Deneuve de fiziğini İrene Kane’den devralmıştır. Yalnız Deneuve’e kadar zevkimiz, güzellik anlayışımız şekillenmişken, o sırada film için onun seçilmesini risk alma olarak gören yorumculara katılıyorum.

Gerek rüya sahnesi, gerek sokaklara ve şehre soğukluk, siyah-beyaz derinlik olarak bakış yavaştan Kubrick’in doğumu. Genç yönetmenlere kamerayı alıp hemen film çekmeye başlamalarını önerirken kendi geçmişini iyi anımsadığını, yönetmen göçünün de yörük göçü gibi yolda düzüleceğini bildiğini anlıyorum. Öz malzemesi varsa yolda pişer, malzemesi yoksa tarihin dolgu malzemesi kendisi olur.

Her halde Quentin Tarantino, Kubrick hayranı ve bazı bakımlardan ardılı olmaya onun en garanti filmlerine yamanarak değil, bu dönemine de sevgi ilgi duyarak başlamış.  Gerilime, kavgaya, şiddete soğuk ve mesafeli bakış, gözlemden asla caymayış, ayrıntılara girip şiddeti stilize ediş Kubrick’le ortak paydalarından sadece birkaçı.

Azıcık da manken dükkanı kavgasından söz edelim. Manken deposu ilginç şekilde klostrofobik. Dikey durdukları halde mankenler duygularımızı kemiğe, mekan da mezara ulaştırıyor. Hem de benzemedikleri halde, atmosferden belki. Beri yandan o ortamdaki erkekler/gladyatörler savaşı birinin elinde balta (Thor), birinin elinde mızrak (Poseidon belki) oluşuyla bir katman daha dönüşüyor. Mezarda yani uzay yani zamansızlıkta belki de saçma ve sonsuz bir tanrılar kapışmasını insanların içinde ve arasında görüyoruz.

Mehmetİbish tarafından yayımlandı

Bu benim , içimden gelenleri, parmağımdan taşanları yazarak, gözümden dökülenleri fotoğraf olarak paylaşacağım, sevdiğim ve etkilendiğim filmleri yorumlayıp, favori kitaplarımdan küçük alıntılar yaparak edebiyatçılık, sanatseverlik havalarına gireceğim kişisel bloğum olsun.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: