Zaman bekliyorumHiç olmadı bir kızdırmayıYol açan duyguyu Geçip giden hayatUydurduğum dünle avunuyorumSuçlarımı sürüyorum, bahaneciklerimiBir ışık çakar gibi oluyor, kandırıyorGüvenmeden işaret bekliyorum Benden bir usul cimri katkısıHep gözü şifrede, bir labirentteNasıl utanıyorum usluluktanKabuk kalmışım, boş çabaHiç yoktan hiçtir Yakınlar dilenmeye gelirBelki bir omuz, bir meme cenneteBiletsiz, kaçakAnlarsınız, üzgün, korkakDenememekte bir çekim Zamanı affettim, açıklar yetecekHer bakımaBir“YOLSUZCA” yazısının devamını oku
Kategori arşivleri: Şiir
SIZI
Gözlerinin havuzuKelepçem olacak mı yosunlu?Tekçe bilmediğimi diyorumYaşamaktır? Düş işim dış işim oluncaSıcacık güveniyorumPoseidon’um ya, yabalı. (8 şubat 1998)
DENİZ FENERİ
Açıktakine şefkatYakına dehşet deniz feneri…Suçlu ruhumun dedektifi- Soğuğun..Mavi sisin..Sahibi sen değil misin? (8 şubat 1998)
DİLCE ŞİİR – İKİ
Katerilla cilinde fijinOhsema kulun moydarbeFelahsız tiz -ve markiz—————–bi-jandaSunusunda afroditerya *** Asalet var tavrında bakışındaGökyüzü bile aşığına saldırırKurtuluş yok, zor ama güzel—————–aşkının dehlizindenCaziben hayalleri ayaklandırır Bülent Akce – Mehmet İbiş, 6 şubat 1999
DİLCE ŞİİR – BİR
FARUK’EM Heva zaney cimcinirAkuista felden incinirTardı fare, yandan dolavYafut zibar, öle- din cinir FARUK’A Yoldaş sevincin aşınırUstacığın yüreğinden ölürKapa gözlerini olacağa ne faydaKır kavalını yat, kadrini kim bilir? Bülent Akce – Mehmet İbiş, 6 şubat 1999
TEKİRLEME
Kılı kırpıkKirpiği pirtikPartalı yırtıkKırklığı törpülüPorsuğu tırsakTırnağı yarımşakSarımsağı sarmal dallı
SAYIM
Ocakta dostluk demlenirÇay titrek gelir, içilir miyimAnlat bana, dök yapraklarını Ayrılarak terk edildimHuzurlu aldatılmaBin mutluluk bizimGözyaşları içinde Günlerden pazar, gecelerden pazartesiVarlığıyla suskumu aldıGidişi gezip getiriyor
DEMEK BEN
Giderdim olmadığın mahalleye,Oturmadığın eve,Yok değilmişim gibi saklanarak.Sessizce, aramazdım;Varmışım gibi. Orada—–demek—————yok———-burda—–vardemek Demek şimdi!!
ÖNKARA
Süzer gözlerim arzuyuÜrküsünde bilirTutkusu kökünden tutuklu Sevinci anımsamasınİç işe, horanın esrimesine kadarKervan peşine susakalagörecekYediğini kusmadı, af.Kızması yalan öfkesiSevişi kör tutuşu buzKendi değerine aç dilenci Meme kokusu, çöküntü heyecanıÖlümüne sevişiyor olacağızYaban tanrıçaylaDüşüm havalanacak, ben kuru çıplakO korkak hala kapı göreğinde 22 mart 2001 – 12 eylül 2022
ALİCAN BIRBIR
Bırbır-dır.Bir bir idi.Bırbır da bırbır,Birin biri bile yok-Bırbır fırdolayı,Birin kend’olayı.Her bırbır——-bire bir————–bircin, bircan. Koyucu Murat Paşa, cami duvarından hela grafittisine girer.
KISA PANİK
Es SORUPanik AtakPanik BatakPanik YatakPanik KatıkPanik ÇatıkkaşPanik AkıntısıHomonükleer PanikPanikkalePanikovaPanik KırmızısıPanikment Beyliği El CEVAPPanik SeviciPaniknamePanik İstihkamPanik OvanPanik KovanPanikoğlan
HASBİ
Ne iş yaparsın, dediHamdım, dedimSana bi kitlersem, dediŞimdi daha piştim, dedim Halden anlaşıldım
ÖFKELİ OTURAN ŞİİR
Değil küs, manifestoBunca yıl tanıma yeterOrtada ben. İlla olduğumca kabul-Yüzsüz yok, davet beklerim önceŞiddet şiddet demek, ayrıl uza demekKavga ayrı yatırmaz, değil kilitli kapıSaldırı, kullanma duydumİstediğim şekil bağrınıp, öz savunmanınAvucumu yalamışım, korkmaz bileNe önemsiz şey rezil olmamız Ortalıkta kına. Arkana aç, dava onaylatKaranlıkta meçhul kalamayımKılıç girsin rengini bileyimÖn tehdidim yok, özümleyimSavaşkı mı, sözün bittiği nokta“ÖFKELİ OTURAN ŞİİR” yazısının devamını oku
DÜŞKÜN KARA
Aah, zulüm kordelyamEn dehlizime içledin beniEllerimle beslediğimNasıl veririm apaçık kurtaran sannı?Her emelimi ete bürümüş senBir Tanrı düşümü denli ortağımdınHayallendim, uçtum kapkara suç içtimYoz zavallı oldum, kovulan paçavraHer köşe başında bir suçlu ağaç daha… Çirkin çöl düşcüsü, kısır.Sonunca haketmiş, sövek halkasınıDilsiz yalancı, en tiksinç. Kızıl kıtlık benmişim.Sembille gelecek yılana muhtaçBilmezlikten tıkalı her eşkalElden düşürülü, yığma yutmuk“DÜŞKÜN KARA” yazısının devamını oku
GÖREV ÜÇLETİ
Yaşamak soluk almakGerisi kendin içine girmekSoluk içine solurken yaptığın
YAŞAM ÜÇLETİ
Dünyaya ateş almaya geldik ışık olup gitmeyeDost düşman hep barabarGöndere taptuk kerevete yatalım
CİNİM
Ben cin,Can.Kahvaltıda boynundayım, pek ağır da değil-
HAMİLEYİM
Hamiline hamileyimSen al beni çıkar kendiliğindenÇıkart beni içimden içine Senli sensiz doğururum yüküAldım ateşi ben CanımKavganı canını yakaladım Ola ki durulaOlur da sıradana girePaylaş paylaşmazlığımı Kıpırda acelemeİnmeden katırımdanSuskun çeşmelere kuruyan Bir kurtçuk hayalinKorkulu denizler aşanKıpır kıpır çekinmeler Fırat’ı aş batağı tatBaş aşağı in mahşereAğlayı toplaşı peşimayım Yol gözler yılgıTopukta anlam yörünüİstim saldım aşır tümce aşırı“HAMİLEYİM” yazısının devamını oku
GÜL GÜL DEDİM
Kibar gülümsek, hadi geceye yürüyelim. Aşkla kaçıkken değilaşktan kaçakken, öpmüyorsun.Gülümserken hiç öpmüyorsun..Gülümsemen sakin yalan, Bak, edepsiz öpüyorum.Reddedişle kışkırmadın.Öpmeden öpüşmen çeliştirdi. İki nokta ayraç yerine kapa parantez görünceyüzüme müstehzi gülümseyiş yayılır artık-
KAÇMAZ
Tutankamon’un eşi olmuştu,Her canlı Ajda’yı tadacak, gör. Can, can sıkıntısını tattı,Zamanı toplumda tadagelir canlar. Sosyal fobi en doğal hak.– İki bire azap. Hepimiz ölümü biraz alacaktır,Lütfen sorumlu kullan. Her can az da olsa peygamberliği -hak yenmesi psikozu, can acısı- ve hicreti -göç, üzgü, ilaç- tadacaktır. Hızır ol, hazır ol, olmalık ol.
SANILGAN
“Davet ettin sanmıştım.” John MalkovichTeklif var sanmıştım.Vaad ettiniz sanmıştım.Çağırdınız mıydı?Birazcık ümit verdiniz miydi?Nasıl olsa tanışırız sanmıştım.Adlarımız önemli değil sanmıştım.Her şey ortada sanmıştım.Suç işliyoruz işte, sanmıştım.Sanılarımız aynı sanmıştım.Önemli de değil pek- sanmıştım.Ne fark eder sandıydım.Nasıl olsa olur sandıydım.Eyvah, hiç öyle olur sanmamıştım.Her şey budur sanıyordum.Sen ayarlarsın sanmıştım.Asıl sen öyle- sanmıştım.Seni o sanmıştım, sana benziyordu.Kesin böyledir sanmıştım.Yatarız“SANILGAN” yazısının devamını oku
UNUTUM
Ölümü iptal ediyor, öldürüyor..Umut unuttu – ya da unutta.Mavi umutmuş, ben unutmuşum –
OLAN OLUR
Olan olur da,Olmazsa bugün, olur yarın.Olsa da olur, olmasa da bilir;Olsa da olmaz, olmasa da dikilir.Olmazsa fena olmaz, olursa kıyamet kopmuyor.Olan olur, olmaza olur, olursa canının sağlığı.Olursa benimdir, olmuyorsa seninim.Olamaz, olu muyor? Olamam, solamazsın.
ELLİ
Göklerde başımİlle ellerimEllimde senSevdan kokuları elimde
KANIK
Kızıl çizgimÇoğa kanaat etmeyen azı bulmaz.Çoğu hiçte bulur yani– veyahut –Her çok, azdan azar. Eğitsel az, olgunlaştırıcı,Az, az değil, çok, çok değil.Red Bull kanaatlandırıp…
GAZİ AKIN
Ötüken’den gelirim gelirim,Atım da öpüşkendir,Hey aman aman. – Çağırsan şimdi de gelirim ki ben – Beylerbeyi haykırdı: Hassiktir!Başka bir ak tolgalı:Ya tekim, ya yokum! Tarih dönüşü, bin yaya bir hayli sinirliyiz.
UÇMAK AZMAĞ
Akşamın kızıl kanındaKimi kırık kimi sağlam dişiyle Trak canavarı. Har har üstüme gel,Gök mor, kolla nefesimiAsma direklerden besleÜstündeyim içinde, kılcallarında kayıpUyutma, sıkıştır kafesten, şaşırsın her arzu, niyetGöl umuşuyla yağmurun, soğuğun içeyimVaril soba dumanlarında tanışma sigarasıKavağın en gizemli çatısı, en günahlı camiiOrtak inziva. Kuytuda yakınmalar, apaçık zındık Nasıl üzülmez aynasız, imza alırken?Ben de ordaydım, ormandım.Yüz yüze“UÇMAK AZMAĞ” yazısının devamını oku
ANİKO
Yorgun bir ametist taşçık,Deli Nasrettin cebi bu.Tanrı duyar…-Ya tutarsa? Ver anmalık. Astım böğründe kurar ola yuvasını,Akıl izlerim göbeğimden saçaklı,Çöreklendi, dilimi çevirdi.Kuşku mu tüm vaazım, bırakış mı?Ölüm mü anam, anam mı ölüm… Ataşehir, 3 kasım 2010 – 23 haziran 2022
DUA AN
Misler koksun dünya,Açsın eteğini Babadağlar.Çimen çayırı tattırsın.Süzülüverelim bacalardan,Bir ateşten bir havaya ılık ılık.Ada kurbağası vraklar -kulaktadır.
METROMUNİS
METROMUNİS Birbirimizi tutmamaya ellerimizÜç kollu metro göbeği merkezimiz Tehlikeli ölçüde yakın kalabalıkTek yol kulaklığa gömül gözler dışarıya Eşitlendik ter kıyametindeGözler tek güç tek rütbe Kitapçık peçe açılı filim tülDalgınlık söz kaçırılan göz nişan yerine Nasıl korkuyor yakınlığı niceBaşka temel mi atıldı değişen zaman mı ….. Metronun kalabalık soğukluğu beni etkiledi. Dikey tutunma kollarına üç bir“METROMUNİS” yazısının devamını oku
SÜZÜL GÜZEL
Bak, ahlatlarda ova çiçeklerBitmeyecek demez,Başla diyorSüz güzel yüzünü. Çok alametler belirdi,Borç alavere açmazlarıTeslim et anahtarıYaltırık sökecek elifbayı. Her şey girdaplanıyorDışında kalan yok, seldenHep yedi kardeş, hepIşıl ışıl Ülker Göçenler esinledilerGüdüm güç küçükten büyüğeElden ele gizem yollarınaSiyah kırmızı kanın dilerÖbek öbek itiraf lekeleri. Yol, dışını özlerAhır yabancısınıDuran olabilmezYalan tüm yasaklandı Gepgece gelin çiçekleri, aniÇakar gözün en dibine.Arttı köpükler gizli kalmadıEn aşağı kucağında kutlununUtançlar“SÜZÜL GÜZEL” yazısının devamını oku
İÇİNDE
Limanlara çekilmişsinBir rüzgar sefer emri vermezKöhne beden durgunlar, su alırAlış. Alış durulmaya, çektiğin senin.. Hangi liman.. Ya hangi deniz?Hangi sarmal dalganın açık denizinde balık avlarsın?Ben açıldım soğuğa, morina selamlamaya.
KARAKURA
Yanaştı canavar, yaklaştıNefes…Yaladı dokundu.Dip derine sızmış meğerOturur benimin kör bağırsağındaEpi topu kurt, büyükçe etobur. Olmadı hiç,Ölmedi hiç. Ölümüm boğazımda yuvalıGenzimden getiriyorum, geng..İki parmağ arasında evirip kokuyorum– Babam kokuyorİye miyim ol bunlara?
BERBEKLE
Dillerinden ne duydum, hallerinden ne okudum?Gece gece bulutlar yatarlarken- Hava mutluydu erkenŞimdi nasıldır acaba?Pamuk kuzular yakıştı mıUmut dağları dağılmış mıdır? Bu sabah güzbahar İstanbul’da.
YOLSU
Yol bir gölmüşYolculuk suya gömülüş Göle yazı yazdım silindiGönle düşeyazdımdilindi İnsan bilimleri suya hiyeroglifDil yarasıdır canım çekti ısırığı
UYKULUK
Mahallede sis içinde köpek ulumaları,Bir dalgın bir uyanık suçlu düşler,Birden! bir kedi çığlığı- Kıyamete gel, sakın duraksama sıratta,Unutmadan elma parlatılacakyılanla konuşulacak,Sorgucu tutuluyu dik sağlam isterBelki yasa kitabı yazılacak, uyanmadan.
SORUŞMA
Mi sevgi emekti? Mi sevgi Yahudi! Sevgiden öte sürekli ölüm.Sürekli korkudan ölüm,Denetim dışı hep bir delirim. Sen sevgim seni soruyorum Aşkla dolsırılsıklam sevNe bulursan yapış öpüş ucundanGüzel, sarhoşun sevgilisiYaşasın yaş sevgi!
SARMAYILAN
Sev Güzel sevmeyi umalım umarım,Bir ben vardır başkadır ve aynı benzer olması mümkün.Yolun dönüşümleri bunlar,Yolcu, yorgun,ve yorulmak geniş. Kabul her koşul ve kendi koşullarım evet,Kendi yolum kabul ve yol kesişimleri evet.Yol ayrımları kabul. Şefkate evet, acımayışımla birlikte. O yaşamda olmak yaşatmak için.İçim. İçimden.
SEZELER
Gece denizlerinde gezdim de topladım,İnsan bataklıklarında, yazar bilmecelerinde. Acılar karanlıkta saldırır,Köşeye sıkışan her çaresizliği dener.Saklıyı öpüp dudağına konayım.Kara- konacağına dedi- konsun.Geceler gariplerin.. Yüzünü öptüm akağına kondum,Yarın örümcek ağına tutuldum,Batak çiçeği öldüm koktum gittimDudak içiyorum kuru gıyabında.
DURGUN
Yaşamımda çarelerHepsi umutsuzca etkiliBir gün boyunca her gün.Kötülüğe sığınmaya çalışıyorumKaraltılar arasından süzüyor Ne senden, ne sana, ne banaTanrım ah demeyi kapadıAh, iyi ki…Henüz sınanmadığım soysuzlukları bekliyorum.
SENİN DEĞİL o YÜZDEN
Meme ucun değerli taş,memen dem madeni.Demir memem, ben-ömür boyu özleyim seni;tersinden öpeyim Dudaklarını. O yüzden En kısa sevişeceğizZamanda sevişeceğizHer zaman zaman – Her zaman,— Hep-zaman.— Ney zaman..Soru sormak yok.Soru işareti değil, çift nokta.
DÜŞTEN KEŞİF
Vagondasın. Gençlerin, kıkırdayan çiftlerin gülüşleri bir yabanilik sarar üstüne. Şöyle ayrılır, kenarda durursun, kesmez. Ellerin iki cebinde, ıslık çalarak, merakla bir basamak aşağı sekersin. Çakılmadı san sen, role devam. Bir adım daha aşağı sek. Sessiz, araştırıcı bir volta iyi olacak.. Kendini aynı vagonun veya trenin bir başka santiminde görü/biliyorsun. Sonsuza dek değil, ufak bir gezinti. Bir“DÜŞTEN KEŞİF” yazısının devamını oku
ÖYLE MESUDUM Kİ
Bütün eski sevgililerimi bıraktım tüm yeni sevgilerimi buldum Hiç alacağım kalmadı Biteni bitirdim bitirende Bittim Kilitlenince inledim ah inledim Kurttan kuştan eskilerden medet belledim Her sabah kara kalktım her akşam ak yattım Aka aka durulamadım Bataklık bilgesi Ol – amaya – yazdım [5 Haziran 2014 – 11 Temmuz 2021]
DÜŞİLİŞ
Düşsüz gece yokDüş feneri gözler Senin kokunu içiyorumEtine senin doluyorumRuhunla uçuyorKendimle yere inip duruyorumÖzüm bir kara ağırlıkSana gövdenle ulaşıyororadan gök deliği buluyorumSeninle iki uçlu kulaçAynayla kendimim -aynıyla Deniz gözden ırılmıyor
ÖLÜM
Bilinmezlikleriyle ünlü ölüm ülkesi..Sevgiden öte sürekli ölüm.Korkudan öte sürekli ölüm..Ölçüden öte sürekli delirim… Aslında, Erik Erikson’un İnsanın Kırk Evresi vardır. Onu gereksiz, onunu siz biz anlamayız, onu toplam üç evrede özetlenebilir. Onunu ise kendisi üşenmiş, yazmamış. Geriye elde kalıyor; doğum, yaşam, ölüm. Ayrıntılı listenin akademik önemi var tabii. Varolmanın dayanılmaz netliği ölüm. Ah ölüm. Yerçekimi“ÖLÜM” yazısının devamını oku
KEDİ ÇİFT KEDİ ÇOCUK
Eğrilce sivilcen uyurlu olsun,Sivil kaplamalı..Ece Ayhan’a sivik nanikler yaparaktan – Kısa kısacık kısa öpüşler..Dolu tuz damlacıklarıGöz kuyularında bakış kazmalar Kedi çocuk, bütün saatler durdu. Kedi çocuuk!Dön gel, eve gidelim artık.Bütün saatler durdu, görsene,– bak çok kötü şeyler olacak.Dinozorlar gelecek… Oyundan hiç beni duyar mı?– Saatler durdu derim, ne var!Kedi çocuk, durmaz kedi çocuk,Çok kedi çocuk.
ÖPE YİYE
Öper öper, billur gül öperimYazmamı öper gibi okuyor– algıyorum,Dudakla okuyan, gözle yiyenim. İçerden maske öperHu ya, içindeyim benYüz göstermez, gözü gök iriİpinden boşan öp benimle
SU ADA
Açık Deniz Aşırı (Kapalı)(Yalnız)(Loşlukça uzanıyor)(Yolda bir insan yok)(…deniz kapkaranlık…) – Adaakıllı – Canım uykunun hızlısıKoltuk uykusu,Kısa battaniyem – göğsümde kitap ..Karacakara – orta Gök ada – alacakıranlık.. Yumurta piramidi dağılıpj – l – k – bRüyalar adalara düşlere eklenir
TEKERLENK ŞİİRSENK
Arabbakadavra! Birdir bir Bindir bin Birdir bin Bindir bir Bir bindir Bin birdir Kim kimdir Dırdırdır Dur Dur Birbin! Birbin! Birbin kerre bağırdım Birbin günde birn Birden bire birdir bir Bindir, de bindir Biri de birbini de bir Nerede biri binbirdir
DEVEDİKENİ
Deve dikeni, öfkeli oturan şehir Küs değil, yarılış; yedi yıl meydanda Kabul itilsem bilelim. Şiddet desen şiddet boşanırsın Yatma ayrı, kapı kilitler -yüzsüz değil, gel gelene yatmazım Rezil olmak en şey, saymadım Saldır, var kullan, köşe ben bağır. -En hası savunma. Şiddetsem, güçlü sen -avucumu yalamışım, Kına açıkla ayrıl dava mı, onaylat Karanlıktan yiteyim, Demokles“DEVEDİKENİ” yazısının devamını oku
KESİK KESİK YAS
Kalk Lali hanım Kızın öz cana kıydı Bütün çocuklar şaşkın İyiliklerin Tuba gölgesi ya Hatan çöllere kavuştu Kocan kıvrıldı sessiz Biz böyle kurduk biz kapanını Her hırs dağda solurdu Kuru kız varamadı sevsin Nuh’un çanağı kaynaşır kuru Korku şiddet yarışır Bir ucu içine gömüldü Büyüğün Apo isli direk karardı Ortan Orhan şarabın koynu Beslemen konuğun“KESİK KESİK YAS” yazısının devamını oku
KÖPRÜLÜ İNTİHAR
Boğaz köprüsünden atlama intiharının özel bir/birkaç özelliği olmalı. Akışı sürüşü olan suya, Hayat Anaya dönüş. Kendinin akamadığı itirafı. Bedenini bırakmanın en az saldırganlık ve enerjiyle oluvermesi. Her iki kıtanın gözü önünde düşerek, bütün çevre ve toplumu suçlama, suçu tabana yayma. Yanı sıra medyatik itiraf. Bazen “Atla! Atla!” medyatik mahallevari baskı. Bir tür makinalı-tekil-özkıyım-merkezi olarak Boğaziçi“KÖPRÜLÜ İNTİHAR” yazısının devamını oku
DUM DUM DOM
Ben ki vadiyi kanla sulayanlardanımAşık olanlar da bizdenGeldi çekilme günü, ölenden gördümİnatçı toprakla sığır sütüne dönmeninHepsi alver yapmaya başlasınYaktığım evlerden sormayanlarYarın benden suladığım suyunGüdülmeyen evladın çünküsünü sorsunlarGene yumruğumu yiyeceğim. Bir bir ağaç kabuklarınıYengemi kızıl dereden komşum sürdüDağ ormana-Vadinin eriği cevizine atışla dolandıAçlıkla sınadı zaman kahraman olmayaDeğilce değilce sürüldümYangını söndür koşa koşaİçine bak kuytuda, düşne rüyadaKurtul“DUM DUM DOM” yazısının devamını oku