Güven, bağımsızlık, istenç, özgürlük, zorunluluk, yazgı, sevebilme, mutluluk, mutsuzluğa katlanma, sevememeye katlanma, pişmanlık, öngörü, kabullenme, doyma, doyumsuzluk, karmaşa, uslanma, yetmezlik, bekleme, rastlama, karşılaşma, etkileşme, sessizlik, suskunluk, üzgünlük, anlatım, coşku, kaygı, öfke, arama, bilemeyiş, güçsüzlük, sonluluk, inkar, kuraklık, çöl, çürüme, çeliklenme, sertleşme, yumuşama, bilgelik, kaybolma, heplik, hiçlik, zamansızlık, başağrısı, dişsizlik, diş çektirme, çene tutulması, cayma, zamk, damga, akma, çam akması, ateş suyu, oksimoron, enantiodromi, küllenme, şekillenme, seçim, belirme, yaratma, yaratılma, yaratıklaşma, sünme, sarkma, buruşma, göz, göğüs, saç, ten, ses, koku, ısınma, gizem, isim, renk, süre, kırılganlık, duyarlık, güç, us, yapı, adım, içtenlik, karagöz oluş, esneme, vazgeçiş, egemenlik, acı, deneyim, duruluk, irin, kandırma, koşul, zehir, fırlama, özleme, cenk, kuşku, kurnaz, zırnık, kuş, koşum, kurcalama, kıllanış, kasma, kaşıntı, elleme, ilenme, cinayet, ceza, çukur, cehennem, vadi, küfür, deneme, alışma, kanıksama, kan(a)ma, kayık, şans, fesat, tutum…
sevi bireysel öznel macera yol izlek süreç alttan alta
eşikaltı zıddının eşiküstündekini güçlendirmesi
öncelik üstünlük
tek hedefe gidiş
salınım
belirlenim nedensellik
eşzamanlılık
anlam
yenilgi – değişim – dönüşüm –
öngörü, doğal ürün, beklenmedik sonuç
uygunluk, açıklama, cilve
karşıtı üstünden aslına dönme, dolayısıyla (çember oluşuyla) her halin hem yalan hem asıl, hem belirleyen hem belirlenen olması.
Kaos – düzen – dağılma – tanrı – şeytan – tanrı – yok – var – hep – hiç – asıl görünen – kaos – etkin – edilgen – mayalanma – korku – cesaret – uçurum – derinlik – liman – su – fırtına.
Aura, 2 aralık 1996