BİR DUVAR BİR DUVARA NE DEMİŞ?

— Öpüşelim!

— Öpüşemeyiz, aramızda duvar var.

— Aramızdaki duvarı yıkalım!

— O zaman biz de yıkılırız.

— Yıkılırken öpüşelim, hem sarılırız da.

— Kısa sürerse öpüşmemiz?

— Korkun bu mu, kısa sürmezse hiç öpüşemeyebiliriz.

— Kişiliğin etkilenebilir. Hem senin pişman olacağın bir durumda kalmanı istemem.

— Engel olan duvar mı, duvar olman mı?

— Sen de duvarsın ama?

— Duvar duvara benzer, ama duvar var, duvar var.

— Sana ulaşamıyorum duvar. Arada hem duvar hem hava var.

— Ben sana ulaşamıyorum. Ama anlıyorum seni. Arada duvar olsa da, hava da.

— Derdin gücün öpüşmek, macera. Bizim durumumuzda olacak şey mi bu?

— Sen gölgenden korkuyorsun. İstediğin olmasın, istemen ve sızlanman doyuruyor seni.

— Çok oluyorsun. Bana ne üstünlüğün var orada? İkimiz de aynı durumdayız. Senin derdin öpüşmek değil üstte kalmak. Yıkılırken bile olsa.

— Sus, duvar duyacak. Yoksa o akılları duvardan mı aldın? Bir fitleyen var seni.

— Gene aynı havalar! Ne istediğimi şaşırdım, sen de hiç yardımcı olmuyorsun. Durduğum yerde dağılacağım.

— Gamlanma. Yıkılışımız olur. Sırt sırta verelim. Elden ne gelir? Bekleyeceğiz. Bu halde zor. Duvar olacağımıza çatı kirişi olaymışız. Dokunurduk hiç olmazsa. Aynı hedefe bakardık.

— O zaman bir gözümüz çürümede, yıkılmada, yerde olurdu. Şimdi sağlamından yerdeyiz. Seni bilmem, ben güvenli hissediyorum.

— Böyle ne kokar ne bulaşırız duvar. Başka bir mimari gerek bize. Birbirimizin içinden geçiyor olsak ne zevkli olurdu varoluşumuz?

— Anlam sorunu biçimde çözülemez duvar. Her biçimde anlam yeni baştan sorun olur, yeni baştan çözümlenmelidir.

— Ama o zaman hem duvar olarak, hem geçişen duvarlar olarak daha doyumlu olurduk. Anlamla uğraşmaya zamanımız olurdu en azından.

— Biraz müebbet hapislik gibi de olsa böyle dik ve paralel duvarlar olarak anlam için dövünmeye bol zamanımız olacak. Belki anlamı doyumdan değil doyumsuzluktan çıkarmamız gerekiyordur.

— Deli saçması. Hiç çileci bir duvarla karşılaşmamıştım. Ensene vur çatını çökert. Sen sandığımdan da kadeciymişsin.

— Bu koşullarda devrimci olacak değilim. Hem keskin sirke küpüne zarar. Gerçeğimi değiştiremiyorsam bakışımı değiştiririm duvar olarak.

— Bakışın değişince gerçeğin değişecek mi a duvar suratlı?

— Ne onu ne bunu biliyorum. Bilsem alim olurdum, duvar olmazdım. Hatta kanatlanır uçardım. Bak aramızdaki duvarın bir kapısı var çift kanatlı.

— Ama o uçamıyor?

— Bu da bir bakış…

ARM Bülten, Ocak 2001

Reklam

Mehmetİbish tarafından yayımlandı

Bu benim , içimden gelenleri, parmağımdan taşanları yazarak, gözümden dökülenleri fotoğraf olarak paylaşacağım, sevdiğim ve etkilendiğim filmleri yorumlayıp, favori kitaplarımdan küçük alıntılar yaparak edebiyatçılık, sanatseverlik havalarına gireceğim kişisel bloğum olsun.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: