ANABASİS PRAG

ANABASİS ÇELİŞKİSİ 

Demokratik savaşta, en iyi savaşçıyı isim yazma oylamasıyla seçme uğraşında asker-yazar Xenophon’un maceracı askerleri en birinciyi bulamamışlardı. Çünkü herkes, en iyi savaşan olarak kendini birinciye yazmıştı. Orada bir başka sonuç bulunabilmişti: “En iyi savaşan ikinci kişide herkes hemfikirdi.”

İmdi, burada bir olgu var. Bir de yorumlanacak konu. Anabasis çelişkisi şöyle: Xenophon’un askerleri bu seçimi yaptı ve gülüşerek, çocuklar gibi savaşçı macera yolunda ilerlediler. Sadece ikinciyi bulabilmişlerdi.

Bu meselde, aslında ikinci seçilenin “en iyi savaşçı” olduğu, bunun belirsiz değil apaçık olduğu çağdaş zamanın düz kontağı ve yorumlayış biçimidir. oradaki olayda seçimin birincisini bulamamış kabul etmek o toplumun algı ve kabulünü sergiler. 

Şimdiki zaman ve coğrafyada hala asıl demokratız sanıyor ve sayıyoruz. Burada elmalarla armutlar karıştırılmış oluyor. Tüm zamanların en akıllısı, çözücüsü, uygarı biziz; Batıyız, hem de köktenciyiz. Belki özkandırı becerimiz benzersiz. Kibrimiz ve kaybolmuşluğumuz da. Hatta burada ben de kapsayıcı oldum, benim dışımdaki tümleri ve cehaleti mahkum ettim.

On binler savaşıyor, yürüyor, dönüyor. Biz? Özgüvensizlikle çatışıyor, köreliyor, kayboluyor, ufaklanıyoruz. Üçüncü Reich’tan ve Hiroşima’dan beri Anabasis’in gölgesiyiz. Yenikliklerden, utançtan, doymazlıktan evimize kendimize dönmeye çalışıyoruz. Her şeyimizle birlikte çerçevemizi, doğamızı ve iç doğamızı yitirme halinde veya tehlikesindeyiz.

Anabasis diyordum. Demokratik savaş ve ordu diyordum. Öteki adı “Onbinlerin Dönüşü”. Xenophon anlatıyor hala. Daha aşılmadı. İleri demokrasi ve ileri uygarlık dönemimizde. Tarihin sonunda.

Kitabın ilerilerinde bir “İbneler Bölüğü” diyebileceğimiz oluşum belirir. Bazı ibne askerler, bu paralı askerler topluluğunda bir arada savaşmak isterler. Onlara yol yani geçiş verilir. Yoldaşlarının canının yanması veya ölümüne öyle duyarlıdırlar ki, en cengaver grup olur çıkarlar. On binlerin geri dönebilenlerinin canlarının bir kısmını onlara ve kendiliğinden örgütlenmelerine bağlı olduğunu anımsamak gerekir. Mezara kadar minnet değilse en azından Pazara kadar. (26 Haziran 2011 Pazar, İstanbul-Prag)

UÇAKTAN PRAG VE AVROPA

Slovaklar sanki Orta Avrupa’nın Kürtleri. Hep başka yönetimlerde kalmışlar, başka ulusların gölgesinde yaşamışlar. Hep varlarmış, dayanıklılarmış, sabırlı ve inatçı.

Macarlar bölgenin Türk veya Afganları. Hep hırslı, hep aşırı, çalkantılı, çıkıntı bir topluluk. Dilce bile aykırı, özgün. Bol devrim, karşıdevrim, terör, mezalim var. İçsavaş istisna değil, kural.

Avusturyalılar ulusal benliklerini düşmandan çok Tuna ile savaşımlarından edinmişler. Tuna’ya boyun eğdirmek içlerini çok rahatlatmış.

Avrupa’nın turistik hareketlerini sağlık ve bu meyanda kaplıcalar başlatmış. Turist birey başta hayatı ve dünyayı değil iç organ huzurunu arıyormuş. Yineleyecektir, fazla uzaklaşmış olamaz.

***

 “Götiçi uçağımıza hoş geldiniz. Kanatlarımız çırpamıyor, sizdeki cepleri kapattırıyoruz.”

Uçağın kara kutusunun orada gitmek istiyorum. Düşerken anılarımı anlatacağım. Yusuf’tan bir göt yadigar bırakmalıyım.

Uçan uçak büyük olur. Can yelekleriyse büzüktedir.

Bulutlar yanımızda yumuşak geçit yapıyorlar. Biraz isteksiz ve utangaçlar. Aşağıdaki tarlalarda da hareket yok. Ak toplar bize pamuk, biçimli elbise, mini etekler vaat ediyor. Aralarından karayla göbek bağını sürdürüyoruz. Altta yerin varlığını bilmek yetmiyor. Gece uçuşlarında pilot kaptan dahil herkes ana koynunda, hayal diyarında galiba.

Hostesler bize sırıtıyor, birbirine ise diş biliyorlar. Güç bela yürüyen kibarlık düzenini ihlal eden olursa hava savaşı çıkabilir.

Uyku, uyuyayım deyince kaçıyor, hayat yakalayayım deyince üstüme örtülüyor.

Bir sandviçe öğün muamelesi yapmak, insanlaşmada bir aşama, turistlikte ise başlangıç.

Varlık görünüşte korkuya muhtaç. Yokluk korkuyla da cesaretle de eşit ölçüde mümkün. Egoları büzüklerden sıfırlarken yok olmayı mı öğreniyoruz, var olmayı mı denetliyoruz?

Sis şiir esinliyor, bulut ve uçuşun esiniyse şüphe. Kuşkucu korkunun öte ucu umut ve vaat ihtiyacı. Kuşkucu, süte doymamış bir çocuktur. Süt yerine irin içti diye uzun inatlı icra davasına çıkmıştır. Bu bölgede yaşamsever bir kumarbazla karşılaşır. Bakışır ve birbirini anlamadan kayboluşu sürdürürler. İhtiyaca, kıtlığa, bencilliğe gömülmüşlerdir. Kumarbaz  “Süt vanaları açıldı, açılacak,” coşkusunda bir kuşkucudur. Paranoyak, “İrinin ardı kesilecek, taze süt galiba düşman kardeşimi besleyecek-” umudunda bir kumarbaz. Dış görünüşleri pek de farklıymış..

Kıyametin kıyam kalkık duruşuyla ilintisi olabilir. Ayaktayız, geziyoruz, bizi kuzusu olduğumuz yerimiz bulacak, kayboluş bitecek. Belki de kıyamet bir pazar yeridir, agoradır. Agorafobi de kıyamet ürküsü, bütün günahları ve suç ortaklarıyla karşılaşıp yeniden pazarlığa tutuşma korkusudur. Meleklerle, hak sahipleriyle, bilince karşı içimizden yabancı gibi bastıran alacaklılıkla kıyamet bir demokratik arena olsa.. Cennet-cehennem pazarlığa tabi olsa, sessizlerin halı nice olurdu, kaş göz işaretleri ne kadar yeter? Akdenizliler ve bütün zındıklıklarına karşın çingeneler ön safları, iyi yerleri kaparlardı. Kürtler cenneti de devletten beklerdi (devlet bize bokmir). Kuralcı ve içe gömük Kuzeylilerin halini bir düşünün. Kuzeyli için temel sorun ve düzlem şizoidi olabilir. Buz tarlalarında kıyamet agorafobisi nereden aklına gelsin, düzen dışı bir pazarlığa nasıl tutuşsun?

(26 Haziran 2011, İstanbul – Prag uçağı)

Reklam

Mehmetİbish tarafından yayımlandı

Bu benim , içimden gelenleri, parmağımdan taşanları yazarak, gözümden dökülenleri fotoğraf olarak paylaşacağım, sevdiğim ve etkilendiğim filmleri yorumlayıp, favori kitaplarımdan küçük alıntılar yaparak edebiyatçılık, sanatseverlik havalarına gireceğim kişisel bloğum olsun.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: