Boğaz köprüsünden atlama intiharının özel bir/birkaç özelliği olmalı.
Akışı sürüşü olan suya, Hayat Anaya dönüş.
Kendinin akamadığı itirafı.
Bedenini bırakmanın en az saldırganlık ve enerjiyle oluvermesi.
Her iki kıtanın gözü önünde düşerek, bütün çevre ve toplumu suçlama, suçu tabana yayma.
Yanı sıra medyatik itiraf. Bazen “Atla! Atla!” medyatik mahallevari baskı.
Bir tür makinalı-tekil-özkıyım-merkezi olarak Boğaziçi Köprüsü.
Yine, Boğaz Köprüsü’nün aceleci filler mezarlığı olma keyfiyeti.
Çok uzaktan bir bağlantı: Asma köprü, asılma köprü. Köprünün halatları, ayakları, direklerinin vereceği ası asılma hissi.
Yüksekten düşmede suyun beton etkisi yapması. Ölgü adayının betona saplanış resmi..
Ana kucağına, geriye dölyatağına girilebilirse, Boğaz’ın, emanet cesedi kuytulara kadar iletip, utancı Sarayburnu gibi bir ortak noktaya taşıyarak bertaraf edebiliciliği.
Bazen cesedi geri vermemesi. Kendince emniyete alışı.
Ölümün her tür skandalı dengelemesi. Bir gazete kağıdı gibi örtmesi, hatta yutması.
Kırk yılda bir, Boğaz köprüsünden atlayıp ölmemek, bu olasılığa oynamakla son bir piyangoda voli umudu.
Ölecek adayın, yaşamı ona sahip çıkmaya zorlayışı.
Venedik’te Ölüm’ün İstanbul’a uzaktan akrabalığı.
Kaybedenler, Kayıp Bedenler Kulübüne wild card platin üyelik.
Birörnek kalıp ve kopya intiharlar için biçilmiş kaftan.
İkici-dualist çalışan müntehir zihnine mükemmel metafor:
İyi kötü, var yok, yukarı aşağı, Asya Avrupa, öteyaka beriyaka, kara deniz, canlı ölü köprüleri…
Ve ikiciliğin son bir köprü çıkışı-inişi ile aşılması girişimi—